Sunday, October 10, 2010

GÜNLÜĞÜMSÜ

Benim güzel Kikiriğim,su ısıtıcısının üzerine çıkar,hem ısınır,hem de arada sırada camdan dışarıya bakar.Aslında fazla bakmasına da gerek yoktur,kuş arkadaşı geldiği zaman,garip bir şekilde algılar ve hemen aşağıya inip gözlemeye başlar.Bir süre biri içerde biri dışarda bıcırdaşırlar...Bu gün aniden aşağıya indi,arkadaşını beklemeden...Resimde görüldüğü üzere koltuğa oturdu,arkası bana dönük olarak,küstü bana resmen küstü...Tuncayla konuşmuştum biraz evvel,toplantı için ona gideceğimi,saat dörtte onda olacağımı belirtmiştim.Hay allah yine evde yalnız kalıcak diye tavır alıyordu bana...Merak etme ,gidip çabucak ta geleceğim,tamam mı dedim sarılıp öptüm,sıkıştırdım. Kaçıp yine ısıtıcının üstüne çıktı ve ben gidinceye kadar da inmedi...


Saat dörtte Tuncaydaydım,İki bin on, iki bin on bir sezonunda neler yapmamız gerektiğinin,neler yapabileceğimizin programını konuştuk,güzel kararlar alındı ve tabi ki Pembe hep yanımızdaydı.Pembe Tuncayın sevgili kızı biliyorsunuz.Dünya şekeri,akıllı mı akıllı bir kız bebiş...


Tuncayın kucağından inip,Halit Akçatepenin ayakları dibine kuruluyor,benim kucağıma geliyor,oradan oraya koşturuyor,heyecanla...
Ben de uygun anı yakaladıkça fotoğraflarını çektim.


Bir arkadaşımız yerinden kalkınca hemen koltuğa koşturup yer kapması,görülmeye değerdi.


Keyifli bir toplantıdan sonra arkadaşlar,kalktılar,Tuncay da Bostancıya bir arkadaşına gidecekmiş,beni eve kadar getirdi.Doğrusu çok mutlu oldum,hava iyice soğumuştu ve saatte dokuza geliyordu. Ekimin sonuna kadar özgür olduğumu ve istediğim yere gidebileceğimi öğrendim Tuncaydan...Buyrun bir güzellik daha ,her ne kadar çalışmayı çok seviyorsam da çalışmadığım zaman evde oturmayı sevmiyorum.
Şimdi yarın uçakla İzmire gidiyorum.Seferihisarda yeğenimin çalıştığı çok güzel bir butik otel var,sadece fotoğraflarını gördüm ama bence görülmeye değer bir yer.İşte oradayken her gün izlenimlerimi günlük gibi buraya yazma kararı aldım,sözümü tutabilir miyim bilmiyorum.Onun için günlük değil günlüğümsü dedim.
Aşağıdaki fotoğraflarda pek belli olmuyor ama çok rahat yazıyorum bilgisayarda,ne de olsa gençliğimde bir kaç sene daktilo ve hesap makinesi kullanmışlığım var.Hemde bizim hesap makineleri kollu facitlerdi.Yani pek kolay makineler değildi.

Fotoğrafı da ben çektiğim için iki el dört parmakla yazarken çekemedim,acelem yoksa dört parmak,her zamanki gibi acelem varsa iki el sadece iki parmakla yazıyorum. Sizler anlamışsınızdır,benim her daim acelem var,ne hikmetse...


Biraz evvel Qunegondum gelip , Kikiriğimi alıp, annesinin ve kardeşinin yanına yani kısaca kendi evine götürdü,daha şimdiden özledim,ev sanki birden bire boşaldı,neyse önce yemeğimi yer bavula bir şeyler koyar
,TV seyreder,yatıp kitap okur yarını beklerim...Bakalım kendime verdiğim sözü tutup,her gün bir şeyler yazıp resim koyabilecekmiyim,hep beraber göreceğiz...Yarın akşama kadar eyvallah!Hoş kalın,hoşça kalın...



2 comments:

  1. Resim ve yazıların arası birazcık ndaha iyi oldu değil mi?Siz ne dersiniz?

    ReplyDelete
  2. Giderek daha iyi oluyor Annecik, siz en iyisini yaparsınız yakında. Günlükleri bekliyoruz ve iyi tatiller diliyoruz.
    Bu arada kollu Facit ben de kullandım, aslında kullandım demeyim öğretmenliğimin ilk yıllarında ders olarak bile okutup öğrencilere öğrettim. Ne zevklidir ama değil mi o silerken çıkan "cırrrrt" sesi:))

    ReplyDelete