Tuesday, January 26, 2010

Ne kadar yazım hatası var,gözlerime inanamadım.Benim hatam,tabii ki...Her zaman ve her şeyde olduğu gibi,yine çok aceleciyim.Aklıma geldiği gibi alel acele yazıp,sonra da aceleyle okuyup,pat diye yollaya basıyorum.Bu sefer,nasıl olmuş diye baktığımda,çok utandım.İnşaallah bu son olur,aklım başıma gelmiştir,daha yavaş ve daha dikkatli olurum...Okuyanlardan özür dilerim...Sevgiler...
YAŞLANMAK MI? YOK CANIM! Dün yazıya koyduğum,daha doğrusu yerine koyamadığım başlık var ya,işte o yanlış...Doğrusu z ile değil s ilr,yani lafazaki pösteki değil,lafasaki pösteki,nasıl da unutuluyor,kimbilir daha neleri unutup,yalan yanlış yazıyorumdur.Z değil S diyince birden aklıma Matmazel Noraliyanın Koltuğu adlı roman geldi.Peyami Safanın bir romanıdır,hesini hatırlamıyorum,başlangıcını da hiç unutmuyorum.(Ferit,t değil d Ferid, itdeğil id,Ferit ,t değil d....ilginç bir kitaptır .İlk hangi yılda basılmıştı hatırlamıyorum,çok gençtim okuduğumda...Bazen bir tek harf,bazen bir tek rakam,nasıl da değiştiriyor herşeyi değil mi?Ya da saat hatta dakika...Evden çıkarken küçük bir oyalanma ile bira z geç çıksanız,otobüs kaçırabilirsiniz,belki rastlıyabileceğiniz bir dostu,ya da korku kitaplarındaki gibi bir düşmanı,ya da bir katili,ya da iyilik yapma şansınızın olduğu bir insanı görme şansınızı yada şanssızlığınızı kaçırabilirsiniz.Amma uzun bir cümle oldu...Kızlar hep uyarıyorlar zaten.Bu sefer ben bile farkettim.Neyse,bundan sonra biraz daha dikkatli olmaya çalışmalıyım.eçen gün daimi gözlüğümü aradım,her yere baktım,yok!Renkli birşeylerin üzerine koymuşum,kendisi biraz renksiz olduğundan,görememişim.Aslında renksiz tamam da sesli olsaydı ya,cep telefonu gibi,ev telefonundan arardım,sesini çıkarınca,çabucak bulurdum.Bu teknolojiyi geliştirecek bir arkadaş bulunur mu?Bizim gibi ihtiyarlar için ne iyi olurdu,o sistem...Sadece gözlük değil,düşünsenize pek çok şeyi,zaman zaman kaybedebiliyoruz,sesleri olsa ...Deyme keyfine...Teknoloji sevenler,uğraşanlar!Önerilerinize açığız,bekliyoruz...Yaşlı ya da genç biz unutkanlar,çoook kalabalığız...Acayip köşeyi dönersiniz,benden söylemesi...Sevgiler...

Monday, January 25, 2010

Dün yine fırtına vardı,sokağa çıkamadım.Dizi Max'ın dizilerinin,kaçırdığım bütün bölümlerini seyrettim.Müzik dinledim,kitap okudum.Richard Bach'ın Hipnozcu'sunu okuyorum.Biraz çılgınca ama ben çok beyendim.İnce bir kitap olmasına rağmen,hemen bitmiyor,ya da ben bitiremedim.Tadına vararak ve bazı cümlelerin üzerinde durarak okuyorum.Bu yaşa kadar,hiç bir kitabı böyle okumamıştım.Kitabı elime alır,kapı zili,telefon,müzik,ocakta yanan yemeğin kokusu,kısaca hiç bir şeye kulak asmadan,deliler gibi okurdum.Hatta tuvalete gitmeyi bile unutarak(nerdeyse)bitinceye kadar yerimden kalkmazdım.Bugün kitabı daha elime alamadım,temizlik vardı,sabah erkenden kalkıp banyomu yaptım,kahvaltıdan sonra,biraz Perihan'a yardım ettim.Şimdi macera başlıyor,Danimarka giysilerimi giyip,kendimi sokağa attım.Kar bu kadar mı güzel yağar,yüzüme çarpan hafif,hatta çok hafif rüzgar,insana bu kadar mı keyif verir?İnanın bilemiyorum,eve dönmek hiç içime sinmedi,ama,köylü köyüne,evli evine,evi olmayan sıçan deliğine diyip,eve döndüm.Daha soyunmadan pencereden ne göreyim,kar daha da güzel daha da tutkulu yağmıyor mu?Tekrar çıkacaktım,Perihan engel oldu,(televizyonlarda,radyolarda bas bas bağırıyorlar,yaşlılar,sakatar sokağa çıkmasın,ne işin var dışarda,otur oturduğun yerde)diye...Söz dinledim ve oturdum.Şimdi bile aklım dışarda...Hala satırbaşı,paragraf,v.s. işleri beceremiyorumHafta sonu Ayşe geliyormuş,vaktimiz olursa ondan öğrenip,doğru dürüst yazmaya çalışayım,öyle değil mi?Bugünlük bu kadar,bir çanak çikolatalı dondurma alıp,pencere önüne oturup ,şimdi yine çok ama çok güzel yağan karı seyredeceğim...Sizin oralarda da kar yağıyorsa,tavsiye ederim,çok güzel bir üçlü,sıcak ev,kar yağan bir sokak ve buz gibi bir dondurma...Görüşmek üzere...Başlık koymamışım,benim ki de sonda olsun! LAFAZA Kİ PÖSTEKİ

Saturday, January 23, 2010

1...2...3... DENEME 1...2...3...DENEME

Başlıyorum,önce dosya açtım,küçük bir saçmalık yazdım.Çeşitli yollarla,buraya göndermeyi denedim.Olmadı,olamadı...Doğrudan buraya yazmayı denedim yine olmadı,olamadı...Biraz evvel,aptal aptal bakınırken,bir yerlerde (yeni) gibi birşey gördüm,bastım,böyle bir kare açıldı...Evlere şenlik bir yazı geliyor,yani belki geliyor!...Benden (kaydı yayınla) yazısına basması,ötesini benden de ihtiyar olan sevgili bilgisayarım yapıcak.Bir türlü parantez açmayı,satır başı yapmayı beceremedim.Kurallara uymam olası değil gibi sanki,bakalım,göreceğiz!Bizim burası,yani Kozyatağı,oldukça yüksek,o yüzden burada fırtınamsı bir hava var,muhteşem bir kar yağıyor ve benim aklım yürüyüşte.Dedim ya fırtınamsı hava diye,korkudan dışarıya çıkamadım.Benim kemik ağırlığım yok galiba,hatta kemiklerimin içinde ilik yerine,kuşlarda olduğu gibi,hava olduğundan şüphe ediyorum.Korkum bu havada uçmaktan...Bu yaştan sonra bence gereksiz bir deneyim olur,ne dersiniz?Haklı mıyım yoksa boşuna mı korkuyorum...Neyse pencereden,yutkunarak seyrettim kar yağışını.Ama yarın,fırtına da olsa,kıyamet de kopsa yürüyüşe çıkacağım,bekleyin beni sokaklar,bennn geliyorummm...Dönüşte görüşürüz...Gönderiyorum size,bakalım gelecek mi?Sevgiler...İyi geceler...

Monday, January 4, 2010

Ben de Geldim!

Selam! İki kızım, dünya tatlısı torunum ve bendeniz cennet kuşu Danimarka 'da tatildeydik. Büyük kızımın blogu var (Kunegondun Penceresinden) birden bire küçük kızıma blog açma konuşmaları başladı. Ben daha ne oluyoruz diye bakınırken, açıldı günlüğü (ACA nın ÇEKİRDEK Bakışı), aldı mı beni bir kıskançlık. bensiz olmaz, olamaz ... Yetmiş iki yaşından sonra bilgisayar kullanmayı öğrenen bir kadın olarak (bu Nisanda yetmiş dört oluyorum) “derhal bir blog EDİNMELİYİM” duygusu geldi ve içime yerleşti. Bir kaç gün uslu uslu oturdum. İstanbul'a dün gece onikide döndük. Bu sabah hemen günlüğü açma işine soyundum. Bakalım şimdi deniyorum, becerebildim mi? Daha resim filan beklemeyin benden. Yazı işini becerebilirsem, bu işten yüzümün akıyla çıkabilirsem, sıra resimlere gelecek. Ben de kızlarım gibi, fotoğraf çekmeye çok meraklıyım, şu anda bir fotoğraf makinem yok. Cep telefonumla çiçek, ağaç, gökyüzü, kedi ve benzerlerini çekmeye çabalıyorum. Açılış yazısı için çok uzun oldu. Görüşmek üzere ... Sevgiler ..