Tuesday, May 31, 2011

KAPIDAN BACADAN ÇAKTIRMADAN

Başlangıç Kapıkırından,güzel bir bahçe,kapımsı bir yerden Ciciğin gözüyle... Kapı önünden,öteki kapıya...Çok kullanımlı bir avlu, Ayşe teyzenin evinin avlusu...




Aynı avlu,üst kata çıkış,çıkmak isterseniz sarmaşıkların arasından,merdivenlere yönelin ...








Bu fotoğraf kapıdan değil,koltuk altından...Bebek tavşanın adı Cüce,dünya tatlısı bir şey,bol bol öptüm...




Kapıdan,Pınarcığın camisi,imamımız genellikle yalnız kılıyormuş namazları,çünkü herkesin bir işi var ve herkes çok çalışkan...Ayrıca çok sevecen insanlar...Çok sevdim Pınarcıklıları...Hemen hepsiyle arkadaş oldum,bir çoğu da feys arkadaşım artık...




Sigara almak için durunca servis Cicik, kaçmaz bir fotoğraf olucak çeksene ,diye kulağıma fısıldadı...Kimse duymasın diye hep kulağıma fısıldıyor ama ,zaten kimse onu duymuyor ki!Farkında değil güzelim Cicik...

Doğanbeye giden yol üzerindeydi bakkal,sigaralar alındı,yola devam edildi...




Doğanbey Müzesinde film ekibine ayrılan oda,yine kapı aralığından...




Bir telaş ki sormayın,müthiş bir kalabalık giydirilicek,hazırlanıcak ve çekim başlıyacak...Her şey herkesin elinin altında,hiç bir masraftan kaçınmıyan bir yapım şirketi,Galata Film...




Bu sefer kapının içinden kapının dışı,çaktırmadan...



Müzenin toplantı salonu,bizim Entellerden bir grup,hazırlanmış,çekimi bekliyor...Çekim giriş Kapısından...





Bu fotoğraf tam da kapı aralığından...Ne gördüm de çektim acaba,ya da Cicik ne gördü?Ben çok merak ediyorum,siz bir şey görebildiniz mi?




Bu kapıdan geçilip, merdiven altından sağa dönülüp ,tuvaletlere gidiliyor...Yakışıklı çocuğumuz özellikle flu çekilmiştir,karşı kapıdan ve izin almadan çekildi çünkü...




Yine kapıdan,mutfağımsı bir yer bisküvi kurabiye vs. koymak için idel bir mekan...




Hazırlıklar devam ediyor...Çekimler başlamak üzere...





Ön kapının içinden müzenin girişi...Son koşuşturmalar...




Ben yola çıkıyorum,bu sefer servis değil,özel bir araç, kraliçeler gibi öne kuruldum,otele dönüyorum...Cicikle çok fotoğraf çektik,onlar daha sonra başka yazılarda...




Bunlarda arabanın penceresinden,rengine,görüntüsüne,kokusuna aşık olduğum Katır Tırnakları...Muhteşemler değil mi?Aşık olunmaz mı?Olunur,olunur bence...

Kapıdan bacadan çaktırmadan dedik te,baca bulamadık...Başka sefere sakladım iştihamı...Belki ilerde bir baca bulurum, çaktırmadan Cicikle fotoğraf çekebileceğim,ne dersiniz?

































Saturday, May 28, 2011

GALATA FİLM

Sabah altı,servisin yan penceresinden güneşi doğurduk...Binbir çeşitli kahvaltı listesinden,bu sabah canımızın çektiklerini yiyerek güne keyifle başlamıştık...Şimdi bana ,bu açılış cümlesinin başlıkla ne ilgisi var,diyebilirsiniz.Oyuncu olanlarınız anlamıştır,bu kahvaltı yapım şirketinin günlük harcamalarından biridir.Bizimkine ikram diyebilirsiniz,neredeyse kuş sütü eksik çünkü...Ayrıca beş yıldızlı otelde konaklama...

Daha evvelki yazıda basın toplantısından bahsetmiştim,Pınarcık Köyünde yapılmıştı,bazı sahneler orada çekildi.Bugün Doğanbeyli Köyündeyiz.ekip hazırlık yapıyor...Bütün ekip uyumlu,çok çalışkan,güler yüzlü,yaratıcı ve kısaca hepsini çok seviyorum...Bu filmde çalışmak,inanın bir oyuncuya,sanki armağan olarak verilmiş gibi...Her arkadaşın yüzü gülüyor.Filmi görünce duygularımı çok daha iyi anlıyacaksınız,Yapım şirketi sanki herkesi tek tek özenle seçmiş...
Filmden bahsetmemek için ,şimdilik sadece yapımdan söz ediyorum,iştahınızı sonraya saklayın,nasılsa görecek ve hayran kalıcaksınız,bizler öyle bir keyifle oynuyoruz,birbirimizi,yönetmenimizi,kameramanımızı ve tüm arkadaşlarımızı öylesine seviyoruz ki,hepimizin gözleri ışıldıyor...



Değişik yerlerin fotoğrafını çektim,bir iki tane koyuyorum...




Beni bilirsiniz,çiçeksiz,ağaçsız yazı olmaz,Zakkumlar çoğunlukta...




Bu tespih ağacı,önce bilemedim sorup soruşturdum,sonra dikkatli bakınca hatırladım,bizim coğrafyamızda çok vardır bu ağaçtan...




Yamaçlardaki harabe evlerden bir kaçı...




Her yerde dikenimsi kaktüsler,




Kaktüsümsü dikenler var,akrep çoktur,dedikodusu vardı,o kadar dolaştım bir tane bile görmedim...

Doğanbey yolu Menderes Deltasının yanından geçiyor,dönüş yolunda çekti Cicik bu fotoğrafı.



Pek görülmüyor ama araba içinden bu kadar...Belki başka bir zamanda daha güzel bir kare yakalarız Cicikle...




Yol boyu Zakkumlar ve Katır Tırnakları neredeyse kucak kucağalar,birbirlerini seviyorlar,anlaşılan tırnaklar kokularıyla Zakkumları mest ediyor,Zakkumlar zehirleriyle Katır Tırnaklarını tehlikeden koruyor...Tüm ülkemiz doğası muhteşem,Ege başka türlü muhteşem...Beni bu filme çağırdıkları için Yükselime(Yükselim diyorum,çünkü Yüksel Aksuyu yürekten sevdim)ve Galata Filme ,çalıştığım tüm ekibe teşekkür ediyorum...Veeee herkese her işinde ve her zaman başarılar diliyorum...Şimdilik bu kadar,film vizyona girmeden daha fazla bir şey yazamam da fotoğraf koyamam da,beni hoş görün...














Friday, May 20, 2011

DEĞİŞİM Mİ DEĞİŞTİRİM Mİ

























































FOTOĞRAFLARIN ALTINDA YAZI YOK...
EGEDE KIR ÇİÇEKLERİ yazısına bakabilirseniz,beni anlıyacaksınız...Bu günkü (sözüm ona)yazının fotoğrafları bugün çekildi...Otelin çevresi temizlenmiş,tam bir ay geçti aradan...Temizlenen sadece ve sadece kır çiçekleri...
















Friday, May 6, 2011

BODRUM SOKAKLARINDA

Bodruma gelinceye kadar epeyce dolandık,başka bir yazıda neler yaptığımızı,neler yapamadığımızı görürüz...Konumuz Bodrum,uzun yıllardır gelmemiştim...O zamanlar Ciciğim olmadığı için,fotoğraf filan yok,yani yapılacak bi şey yok...Böyleydi de şöyleydi diyemem,çünkü ispat edemem..


Biraz fazlaca oyalanmışız,müzeye geldiğimizde kapanış saatiydi,son gezenler dışarı çıkıyorlardı,Cicikle ben de müze kapısındaki ilginç ağacı görüntüledik.Çok büyük ve çok yaşlı bir ağaç,budanmış alçacık bir şey gibi duruyor.Yine de muhteşem bir görüntüsü var,her yerinden genç ve dip diri tazelik fışkırmış,sanki yaprak değil de hayat fışkırıyor...Öylesine güzel ki,gözü ayırmak imkansız... Müzeyi gezemeyince vurduk kendimizi sokaklara...Denize yüzümüzü dönünce müzenin sol tarafından başladık yürümeye,dikine sokaklar,aradan görünen sokaklar,lokantaların kapısından bakınca gördüğümüz deniz,insanlar,dükkanlar bembeyaz evler,binalar...Aslında hepsi birbirinden güzel,birbirinden havalı ama denizin rengi berbat,artı teknelerden görmek mümkün değil,deniz deniz değil de sanki teknelerden oluşmuş bir acaip örtü...




Tabi bir de Bodrumdan taşan,dağı taşı dolduran beyaz bina yığınları...Evet tek yada iki,bilemedin üç katlı,ama yine de o eski yemyeşil tepeleri doldurmuş,bitirmiş...Tabiatın o kendine özgü bitki dokusu yok artık.Beyaz evler,dikilmiş özenle bakılan çiçekler,karma bir toplum,evler,evler,evler,denizden tepelere kadar tıklım tıklım dolmuş...İnsanın üstüne üstüne geliyorlar...


Sezon daha başlamamış,sokaklar ve lokantalar boş,okullar kapanıp,o evler dolunca kalabalığı düşünmek bile istemiyorum...Bodrumun sakin ve güzel insanları,altmışlı yılların o eski pansiyonları,sokakta gördüğümüz balıkçı amcalar,deniz kenarında başıboş gezen gezebilen çocuklar,neredeler ve ne yapıyorlar...Artık, o itiş kakış sokaklarda oyun oynıyamazlar,üç beş balıkçı,köşede durup ellerinde sigaraları ayak üstü sohbet yapamazlar,o güzelim koy, teknelerden görünmüyor bile...




Ama yine de itiraf etmeliyim ki Bodrum çok güzel,hiç bir yere benzemeyen farklı bir çekiciliği var,tıpkı çok özel ve albenili bir kadın gibi,ondan gözünüzü ayıramaz,ondan vaz geçemezsiniz,ne olursa olsun ondan kopamazsınız...




Belki biraz abartılı oldu ama ne yapayım,böyle hissettim,aslında eleştiriyordum sözüm ona,bir de baktım ki övgüler düzmüşüm...Kabahat biraz da Cicikte bence,görüntüler çok etkiledi beni yazarken...



Her yerde ve herkeste bir telaş,bir hazırlık,ellerde boyalar,fırçalar,süpürgeler,temizlik,tamirat,tadilat ne ararsanız var...





Herkes kendi koşuşturmacasında,biz de rahat rahat,sokak sokak gezdik...









Gördüğünüz gibi her yer pırıl pırıl,yeni kurulmuş,oyun oynanmasını bekleyen, bebekler şehri gibi...Düzenlenmesi biticek,çocuklar kardeş kardeş,kavga etmeden,güzel güzel oynıyacaklar,evciliklerini...




Çok yakında bu mağazalar müşteri dolucak,alış veriş insanların yüzünü güldürücek...








Buraları bu saatte ellerinde kadehlerle,sigaralarla gülen söyleyen,kahkahalarıyla sokakları çınlatan insanlarla dolacak...Az kaldı eli kulağında,hasret bitiyor,yaz geliyor,on iki hazirandan sonra...Özgür ve mutlu insanlar topluluğu,kadın,erkek,çoluk,çocuk,genç,ihtiyar,hep beraber,hep el ele...