Thursday, February 24, 2011

BİR GÜN MUTLAKA

Bugün martılara ekmek verdim,her sabah yaptığım gibi...Kaç gündür fotoğraflarını çekmiyordum.Aslında yazıya pazar gününden başlamak lazım,tiyatroya gidip Uyan Uyan Gazi Kemali seyrettim.Biliyorsunuz bende oynıyacaktım.oynıyamadım.Çok güzel olmuş,herkesin görmesini isterim.Benim rolümü oynıyan arkadaşı kıskanmadım dersem,yalan olur.Elimde değildi kıskanmamak...İçim gitti ama keşke hastalanmasaydım da ben oynasaydım demedim.Birkere hiç bir zaman keşke demem,ikincisi çok iyi oynuyordu doğrusu ,Sezarın hakkını Sezara vermek lazım...Oyundan sonra Qunegonduma gittim ve dönüşte kediciğimide alıp eve geldim.Daha doğrusu güzel kızım,Kikiriğimi ve beni getirdi,nasıl özlemiştim anlatamam...Özleyen sadece ben değilmişim,meğer martılar da çok özlemişler Kikiriği...
Pencereye gelir gelmez önce bana bakıyorlar,ben neredeyim evde miyim ,başka odada mıyım,napıyorum,onları görüyor muyum... Sonra kedicikle bakışarak ekmeklerini yemeye başlıyorlar,bazen sırayla biri gidiyor öbürü geliyor ,

bazen ikisi kardeş kardeş paylaşıyorlar ekmekleri,gözleride kedicikte,acaba ne yapıyor arkadaşımız diye...


Bazen itiş kakış üçü birden sığmaya çalışıyor...


Bizimki,onları rahatsız etmemek için iyice yapışmış yere,gözünü ayırmadan,neredeyse nefes bile almadan onları izliyor.Acaba neler düşünüyor,aklından neler geçiyor,onlar gibi uçabilmek mi,yoksa ne lezzetli bir yemek olacakları mı,ya da Annecik hangimizi daha çok seviyor mu?Merak edip duruyorum.Sevgi bağlaarımız var da düşünce bağı kuramıyorum,kurabilen var mı acaba...

Ağzında ekmekle yakalanmış Ciciğe,o da az hin değil ha,aferin ona vallahi...
Aynı şeylerin fotoğrafını çekmekten,aynı şeyleri yazmaktan sıkılmıyor musun diye sorabilirsiniz sorun ,cevabım HAYIR olacaktır.Seviyorum,fotoğraf çekmeyi,yazı yazmayı,martıları,kedimi,kedileri,köpekleri,atları,eşekleri,çiçekleri,böcekleri veee bazıları hariç insanları...

Sabahları ekmek doğrarken,bağırmak istiyorum pencereden,SİZİ SEVİYORUM,ÇOK SEVYORUUUUUUMMMMMMM diye martılara...
Ben bir çılgınım,bir gün mutlaka bağıracağım,bunu biliyorum...


Saturday, February 19, 2011

MONOTONLUKTAN KURTULMAYA BİR GÜN KALA

Geçen gün bilgisayarın başında otururken pencere den yoğun bir martı sesi yükseldi.Hemen Ciciği alıp pencereye koşturdum,bir yandan videoyu çalıştırıp bir yandan da telaşla uçuşan martılar niye böyle yapıyorlar diye düşündüm.Aklıma deprem geldi,ilk olarak kuşlar hissedermiş,daha doğrusu doğaya bizden yakın olanlar(kısaca insandan başka tüm canlılar)bu konuda daha duyarlılarmış.Deprem filan olmadı,martılarım uçuştu durdu.Büyüterek bakarsanız görebilirsiniz.Ben telaştan büyüterek çekmeyi düşünemedim.İlk defa bloga video koyuyorum,birincisi başarısız oldu ama silemedim.Galiba ikincisi olabildi,bakalım,yazı bitince anlarız belki...Yarından itibaren,kısa mesafe bile olsa yürüyüşe çıkmayı,dışarda fotoğraf çekmeyi,değişik konularda yazabilmeyi planlıyorum.Yeter artık evde tıkılmaktan kaynaklanan monotonluk...Benim serseri ruhuma uygun değilmiş...Görüşmek üzere iyi geceler diyorum,saat iki otuz beş,artık yatma ve yatak keyfi yapma vakti geldi...Sevgiler...

Wednesday, February 16, 2011

HAPİSANEDEN KAÇIŞ GİBİ EVDEN ÇIKIŞ

Hani bazı günler içiniz daralır,ne yapsanız rahat nefes alamazsınız,kendinizi kapana kısılmış gibi hissedersiniz...İşte son günlerde ben hep o duygular içindeydim ki,dünya tatlısı yeğenim,bana geldi,bir kaç gün için...Üst üste iki gün iki adet evden kaçış yaşadım,kısacık olmasına rağmen yol bile yürüdüm...Neticede çok güzel yaşanmış bir hafta sonu oldu..Fotoğraflarda gördüğünüz yerde cumartesi günü yemek yedik,yemekten önce Suadiyeden Şaşkınbakkalın birazcık altına,KFC ye kadar yürüdük.Qunegondumu beklerken çaktırmadan Cicikle ben paparazzilik yapıp bir kaç fotoğraf çektik...


Genelde tatil günü yürüyüş ve alış veriş kalabalığı geçiyordu,önümüzden biz de onlarla idare ettik...Hava açıkta oturacak kadar güzeldi...Uzunca bir süre oturarak tadını çıkardık,bu güzel bahar havasının...İnanın kış ortasında çok iyi geliyor insana...


Bizim bahçeden yandaki kafenin bahçesinde oturanları çektik,yüzleri görünmediği için paparazzi olmamıştır umarım.Yoksa bende utanırım,benim Cicikte utanır...


Karnımızı doyurup,biraz ötedeki kafeye gittik,bende kafe diyorum,çünkü kahvehanelerimizden çok farklılar...Hem konum olarak,hem de menü boyutunda bir fark var...Hep önlerinden geçerken merak ederdim,saatlerce nasıl oturuyorlar,sıkılmıyorlar mı,işleri güçleri yok mu bu insanların diye...


Bu sefer bizde saatlerce (bir saat kadar)oturduk.Demekki oturuluyormuş,evden bir kaçış,başka bir işi olmamak,yapıcak bir şey bulamamak,yürüyememek,ne bileyim,bir yığın başka sebep var belki de...


Oturduğumuz yerin tavanı cam olduğu için,ferah ve eylenceliydi...



Caddemizin trafiği,insanları,ağaçları...Hepsi birbirinden güzel..



Pazar sabahı kahvaltı için Çamlık Bahçeye gittik.Bir gün evvelki bahar havası gitmiş,buz gibi bir hava gelmişti...Çaresiz o güzelim çamlık bahçede değil,içerde oturduk...Yine de manzaramız çok güzeldi,adaları seyretmek ayrı bir keyif,hiç bıkamazsınız,gözünüzü alamazsınız...



Biz içerde oturduk ama bahçede oturan kahramanların sayısı da pek az değildi yani...



Biz üşüyenler takımı,onlar üşümeyenler takımı...



Porsiyonlar heybetli olduğu için kahvaltı sonunda tabak çanaklarda bitirilememiş yiyecekler vardı...Evde ayarlıyabiliyorsunuz ama dışarda çok zor,ziyan oluyor gibi geliyor insana...Oysa ki her mekanda çok güzel kediciklerimiz ve kuşlarımız var,onlar bizim bu ziyanlığımızı yiyerek bizi savurganlıktan kurtarıyorlar...Ve de beni çok mutlu ediyorlar...



Bu kafe alışkanlık mı yapıyor nedir ,ne oluyor demeye kalmadı,biz yine orada kahvelerimizi içip,konuşup gülüşüyorduk...



Cam tavanda kedicik oturuyordu,ben Ciciği elime alırken kaçtı yaramaz,sadece cam tavanı çekebildim yine,dünkü gibi...



Soğuk ama güneşli bir pazar günü de geride kalıyordu...Evlerimize dağıldık,evdede ayrı bir parti bizi bekliyordu...Biz,yani güzel yeğenimle ben,akşamları birinci bölümden başlıyarak,Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisini seyrediyorduk...Üçer dörder bölümü peş peşe seyretmek çok keyifli oluyor,ama kafa dengi bir arkadaşla seyrediyorsanız...Zaten kafa dengi bir arkadaşla her şey çok güzel oluyor...Ben çok şanslı bir kadınım,torunum,kızlarım,damadım ve sevgili yeğenlerim,hepsi de benim en tatlı kafa dengi arkadaşlarımdır...Hepsiyle çok güzel şeyler yaşayıp,çok güzel şeyler paylaşırız...



Monday, February 7, 2011

SAÇMALAMA HAKKIMI KULLANIYORUM

Şubatın yedisi,ev günlük güneşlik...Cicik elimde,dolaşmıya başladım... Birden dur dedi Cicik,çalışmaya başlayalım...
Hemen her köşeyi çok beyendi Cicik,ben de onu kıramadım,zaten sizin alışkın olduğunuz köşeler...

Köy çeşmemizi ilk defa görüyorsunuz değil mi?Güneş te pek yakışmış... Daha evvel hiç bu kadar güneşli görmediniz ama...


Ya kavşağımızı nasıl buluyorsunuz güneş altındayken ve ışıldıyorken?

Difenbahyanın güneş altındaki yapraklarının rengine bakın gölgedekilerden nasıl da farklı,iki ayrı çiçek gibi...



Güneş varsa bir yerde, orada gölge de vardır...Kaçınılmaz,güneşte gölgesiz yaşanmaz ...


Minicik bir yansıma... Cam kenarına sıkışmış kalmış...



Veeee gecenin karanlığı...



Karanlıklardan aydınlığa giden bir yol,her zaman vardır,yoksa da yaratılmalı bence...



Sıra geldi kıyaslamalara üstte arka balkon gece karanlığında,altta aynı balkon güneş içinde...



Gökyüzünde yeni ay(ilk gördüğünde tuttuğun dilek gerçekleşirmiş)yakınında ufacık bir yıldız,bayrağımızı anımsatıyor...


Büyüdüğü zaman gecemizi aydınlatıcak...On dört gün sonra,bekleyelim...Sayılı gün çabuk geçer..



Şimdi farklı iki çekim,üstteki flaşla çekildi,alttakide flaşlı çekim...



Alttaki gecenin zifiri karanlığında...


Bu da ne?

Bunu mu soruyorsunuz,bu yansıma filan değil bir kaos,bir karmaşa,önüm,arkam ve bulunduğum yer hepsi üst üste...Ciciğin başı dönmüştü çekim bittiğinde, şu anda yorgunluktan bitap bir şekilde ,kılıfının içinde uyuyor...İyi geceler,dostlar... Bizler de uykuya doğru yolculuğumuza başlıyalım...











Saturday, February 5, 2011

CİCİKLE BİR CUMARTESİ

Bu çiçekler geleli bugün tam sekiz gün,bazı alt yaprakları ve üç çiçek sarardı,onları kestim.Gördüğünüz gibi hala çok güzeller,inanılmaz kokuyorlar hala,muhteşemler değil mi?Onların fotoğrafını çekerken aniden aklıma gelen ve sıkıntıdan doğan bir fikri uygulamaya başladım Cicikle...Saat on ikiyi biraz geçiyordu...Bazı fotoğraflar çekicektim ,gece aynı açılardan bir daha çekip buraya koyacaktım...İşe başladık Cicikle,bugünü birlikte geçirip evde de eylenebileceğimizi kanıtlıyacaktık.Kime mi,bu soruya çok şaşırdım doğrusu!Kime olabilir ki?Hala bulamadınız mı?Tabi ki Anneciğe,yani bana...

İlk önce güzel çiöeklerimden başladık,bu öğlen görüntüleri.....

Veeeee gece görüntüleri......


Penceremden görünen kavşağın gündüz hali ....Trafiği,insanları...

Gece hali,trafiği,insanları diyemiyorum,çünkü galiba yoklar...

Tam karşımdaki,küçük ve böcekli cami,bugün birde cenaze vardı,her kimse ışıklar içinde yatsın,allah yakınlarına,sevdiklerine sabır versin...Camiye böcekli diyince aklınıza bi şey gelmesin camimizin adı Böcekli,yoksa kendisi böcekli değil,kedili...Öyle çok kedi besliyorlarki bahçesinde,daima ağaç altlarında kuru mamalar,tas içinde sular ve mutlu görüntüleriyle bi dolu kedicik...Bahçe duvarları üzerinde tembel tembel yatanlar,ağaçların arasında kovalamaca oynayanlar,tırnaklarını bileyenler ve gelip geçerken onları seyreden benim gibi kedi dostları...

Gelelim tam penceremin altındaki çeşmeye,gece gündüz demeden sıra bekleyenler,damacanasını kuyruğa koyup arabasının içinde oturanlar, köy çeşmesinin etrafı gibi orda toplanıp gevezelik edenler...Sizin anlıyacağınız aslında sıkılmam için hiç bir sebep yok... Sadece cam kenarındaki koltuğa oturup çeşme başını seyretmek bile yeter insana ama bana yetmiyor işte...


Sadece sıkıcı olan, benim gibi ellidört senedir çalışmaya alışmış,boş vakitlerin de de yürüyüş yapan ya da koşuşturup duran bir insanın,evin içinde çok az hareket ederek sıkıntıdan ne yapacağını bilememsinden başka bir şey değil...Düşünüyorum da tiyatroda şu aralar oynayamam,hem benim için hem tiyatro için sakıncalı olabilir...Amaaaa bir de bakmışınız ki,güzel bir diziden küçücük,güzel ve renkli bir tip için, ben gelmişim akıllarına,sevinçten uçmazmıyım sizce?Uçarıııım,hem de nasıl uçarımmmm...


Tuesday, February 1, 2011

BİR KAÇ FOTOĞRAF BİR KAÇ GÜZELLİK

Bu güzel kız benim Kikiriğim,bu aralar,annesi ve kız kardeşiyle beraber...Misafir olarak kalıyor,fısıldadım kulağına ama pek aldırış etmedi galiba...Tamamen bıraktım zannediyor,hiç yüz vermiyor,kesinlikle benim kucağıma gelmiyor...

Annesini ve kardeşini çok sevmesine karşın,mutlu değil,ya da bana öyle geliyor...Bakışları sanki hüzünlü...Halbuki genelde dediğini yaptırmaya alışkın olanların gururu ve sevimli şımarıklığıyla bakar,benim yüzüme...


Bu küskün tavırlı güzel,benim kucağımdan başka tüm kucaklarda oturdu o gece...Kıskançlıktan kudurdum,pek belli etmemeye çalıştım ama başarılı olamadım galiba...Özel hayatımda pek de iyi oyuncu değilim...Hep açık veriyorum...

Genelde anneciğinin yakınında olmayı seviyor,ondan ayrılamıyacakmış gibi görünüyor,ya kardeşine ya da bana cilve yapıyor gibi...


Bir dizde iki güzel kız,ne şekerler değil mi?Onları seyretmek,onlar hakkında konuşmak,onları okşamak nasıl bir mutluluktur...İnsanı nasıl böyle rahatlatıyorlar...Sırları nedir,bu ne biçim bir terapidir,anlaşılır gibi değil...İnsanın içini sıcacık yapıyorlar...Bu duygu, çocuklarınıza sarıldığınız zaman hissettiğiniz duygu seli gibi...Ölçü olarak o sevginin milyarda biri ama sanki tarz olarak


aynı gibi...Benim Kikirik,hafif kbir kıskançlık duygusuyla annesi ve kızkardeşinin tepesinde oturuyor...Onlara bakmıyormuş havası içinde...


Ama gözünüde ayıramıyor onlardan...Sanki saatlerce seyretsem hiç sıkılmam gibi geliyor...Laf aramızda zaten saatlerce seyredip,milyonlarca da fotoğraflarını çekiyorum.


Şunların birbirlerine sarılmasına bakın,kıskanılmazmı yani...Kikirik çok haklı ben olsam ben de kıskanırdım..

Annemiz,kanepede torunumun,yani hepsinin bir tanesinin(onu çok seviyorlar çünkü,bebekliklerinden beri) yanında keyif çatıyor...İki kız kardeş,annelerini tepeden seyrediyorlar...İzin verse de yanına gitsek yine diye...Bu yazı bu kadar ,umarım sıkıntıdan pat diye patlatmamışımdır sizi...Ne yapabilirim ki? Bu güzeller aklımı başımdan alıyorlar,bir de Kikiriğimi çok özledim...Neyse eve dönmesi yakınlaştı galiba...İyi hissediyorum kendimi,çok zorlanmadan bakabilirim herhalde...İlk üç gün yine yanıma,koynuma gelmiyecek bana ceza vericek,biliyorum... Ne yapalım başa gelen çekilir... Ona mı sordum,hasta olurken değil mi ama?