Thursday, July 8, 2010

BİZ SOKAK ÇOCUKLARIYIZ.(1)

Size tuhaf bir başlık gibi görünse de,bence tamamiyle yazıya uygun bir başlıktır...İlk resmim üç aylıkken çekilmiş,ikincisi kır görünümlü köy evi bahçesinde ,iki yaşında iken çiçeklerle çalılar arasında çekilmiş.Fazla detay vermiyorum,anılarımı bitirebilirsem ve basılıcak kalitede olursa
okursunuz,umuyorum...
Anılarım esas Ankarada Dikmen bağlarında başlıyor,kendimi hep üzüm bağlarının arasında yere yatmış,asmalardan ağzımla üzüm yerken,ağaçtan ağaca koştururken,yine nerelerdeydin diye annemden azar işitirken hatırlıyorum.
Daha sonra okula başlıyacağım için
şehire,Samanpazarına taşındık.
Evimiz çıkmaz sokaktaydı,alt sokakla
aramızda kullanılmayan eski bir mezarlık
vardı.Bütün gün o sokakta ve mezarlıkta
arkadaşlarımızla ne oyunlar oynardık.
Üst baş perişan,yüz göz leş gibi
,annemin öğlen yemeği çağrısını
duymazdan gelerek(çoğu zaman yani)
sabahtan akşama kadar koşuşturur
dururduk.Babam nöbetçiyse akşam yemeğinden
sonra da soluğu sokakta alırdık.Eve dönünce
çoğu zaman dayak yerdim,annemden,babam
hayatım boyunca bir kere bile,bir fiske bile
vurmadı bana.Ama annemden inanılmaz
dayaklar yedim,şimdi düşünüyorum da
hiç te haksız yere yememişim o dayakları
ama,dayak insanı akıllandırmayıp,daha da
kararlı yapıyormuş...Hayatım boyunca
ne düşündüklerimden,ne yaptıklarımdan
hiç taviz vermedim,kendime bile...







Sözün kısası,neredeyse
sokaklarda büyüdüm.


Hala da sokaklardayım,işim olmadığı,çalışmadığım zaman beni
evde bulamazsınız.Sokak sokak dolaşırım,eskiden aylak aylak
derdik.Şimdi bir sokak uğraşım var.Resim çekmek,bayılıyorum.
Ağaçların,çiçeklerin,kuşların,sokakların resimlerini çekiyorum,
çok severek yapıyorum,sıkıntılarımı,olumsuz koşullarımızı,
beynimi yiyen çarpıklıkları,bir süre için bile olsa,unutup
keyiflenebiliyorum...Hatta bazen bir kadeh rakı içmiş gibi oluyor,
etrafa anlamsız gülücükler dağıtıyorum...Allahtan yetmiş dört yaşındaki kocakarı için kötü dü-
şünmeyip,sadece deli muamelesi yapıyorlar...
Gelelim sokak arkadaşlarıma,en baştaki
resim Yakacıktaki huzur evinin girişinde
çekildi.Amcalar,teyzeler ve çalışanlar bes-
liyorlar.Çok şekerler,hemen sırt üstü
dönüp sev beni diyorlar...














Onun altında sağdaki,bizim caddede
dolaşmaktan çok
uyuklayan,yaşlı,çok
yaşlı bir arkadaş,
parka gelenler,
civarda oturanlar
ve benim gibi arka-
daş olanlar seviyor
besliyorlar.


Solda ağacı bol resimde,görmenizi umduğum kedicik,o apartmanın oto girişinin bekçiliğini ya-
pıyor,aynı bir köpek gibi...Ne zaman oradan geçsem, o hep yerinde
vazifesinin başında...Sağdaki üç kedicik,Ethemefendide
spor salonunun kapısı önünde nöbet tutuyor,mutlu mesut
yaşıyor,her girip çıkan sevip okşuyor çünkü...


Duvar üzerine yerleşmiş üç kediciğe gelince
onlarda Ethemefendide,petşopun,yanındalar
her dakika seviliyor ve besleniyorlar,birbir-
lerine cilve yapıp inip çıkıp zaman öldürü-
yorlar...
Gelelim son iki fotoğrafa,onlar Caddenin şanslı-
larından sadece biri,(yani Bağdat Caddesi)
onlarcası,caddede istedikleri yerde oturur,
karşıdan karşıya geçerken ışıkları bekler,
hatta sakatlara yol gösterip yardımcı
olurlar.Onlardan korkan,sevmeyen çok
azdır,varsa da belli etmezler,utanırlar...
Çünkü sevenleri,okşayanları,besleyen-
leri çoktur...Bir de benim gibi konuşanları(
şimdiye kadar tanıttıklarımla ve tanıta-
madıklarımla)vardır.Onlarla uzun uzun
konuşur severim.Bakışları mutlu olduk-
larını anlatır,yumuşacık ve sevecen
bakışlardır...

Gelelim bu yazıyı neden yazdığıma...Son günlerde inanılmaz bir şekilde,sokak arkadaşlarıma
yapılan gaddarca muameleler,o denli yazılıyor,çiziliyor,resimleniyor ki üzülmemek,hırslanma-
mak mümkün değil...Ben de bu çirkinliklerin yanında güzellikler de olduğunu,insanların insan
gibi olduğu durumların da hala bulunduğunu,çok kötümser olmamamız gerektiğini,sadece eğitimle,bu gidişe dur diyebileceğimize inandığımı vurgulamak için yazdım.Keşke bu yazımı herkese okutabilsem de o güzelim hayvancıklarla nasıl iletişim kurabileceğimizi,nasıl onları sevmekle kendimizi mutlu ediceğimizi,yaşamı daha zevkli kılabileceğimizi anlatabilsem...
Çocuklarımızı,onlarla korkutacağımıza,onları severek onlarla dostluk kurdurarak büyütmeliyiz.
Toplum olarak değişmek zorundayız,her şeyden,her yerden,herkesten tehlike gelicek,korkusuyla yaşayamayız.Biraz cesur olmalıyız...Her konuda cesur olmalıyız...Hayatımızın nasıl değiştiğini,güzelleştiğini o zaman göreceğiz...O günleri görmek umuduyla...





2 comments:

  1. Garaj kapısının oradaki bekçi kediciği çekememişim,özür diler,ağaçlarla idare etmenizi rica ederim...Sevgiler...

    ReplyDelete
  2. Tanımadığım,bir yere özür borçluyum.Sadece her geliş ve geçişte,kediciklerle ilgilenip,onlarla konuştuğum için,kafamı kaldırıp ta mekanın adına bile
    bakmamışım.Orası petşop değil veterinerlik...
    Her şeye ve her yere değil,yalnızca ilgilendiğime odaklanıyorum,biraz ayıp oluyor galiba...Bundan sonra biraz daha dikkatli olmalıyım...

    ReplyDelete