Friday, May 28, 2010

TİRANA MACERALARI (DÖRDÜNCÜ GÜN)

Pazar gününe güzel bir kahvaltıyla başladık,sonradan kentin sokak ve meydanlarında avare avare dolaşıp fotoğraf çektik.Yine eski binalar,yine adım başında büyük ya da küçük parklar,ağaçlar,ağaçlar,çiçekli balkonlar ve daha çok saksı çiçeği satan,irili ufaklı dükkanlar...erkekler genellikle iri yapılı ve uzun boylu,kadınlar ufak tefek,zayıf ve çok süslü...Gençler çoğunlukta,benden daha yaşlılar bile keyifli bir şekilde dolaşıyorlar...İnanmazsınız ama,benim gibi koca göbekli bir allahın kulu yok,evet şişmanlar var,ama onlar bile göbekli değil.Ben burada FİL yutmuş yılan gibi oldum.
Sanat Müzesinde,ilginç bir sergi vardı.Çok ünlü bir otomabil yarışçısının gençliğinden bu günlere kadar gelen,yarış fotoğrafları,kazandığı birincilikler,kupalar veeee iki adet bence olağan üstü yarış arabası(pırıl pırıl) son derece göz alıcı,ayrıca çok eski,çok kullanılmış bir motosiklet gördük...Müzenin girişinde,Tiranı ve Arnavutluğu tanıtan,turistlere yönelik kitaplarla sanatla ilgili kitapları satan sergiler vardı.Çoğunda genç kızlar çalışıyordu,pırıl pırıl gözleri olan güler yüzlü gençler...Çok hoşuma gitti doğrusu...ACA hemen Arnavutluğun genellikle yeşil olan yerlerini ve dağlarını tanıtan bir kitap aldı.Dolaşırken çok hoş bir yere geldik.Büyük meydanın yakınında zannedersem,küçük bir park,tabiki ağaçlar,çiçekler,küçük bir havuz,sinema,pizza restoranı ve birinci katımsı bir yerde,müthiş bir lokanta...Balkonunda binbir çiçek,yasemin ve hanımeli kokularına,parktaki manolyalar karışmış,neler yok ki,inanılır gibi değil...Çok güzel bir yemek yedik,biraz dinlenip,kokulardan mest olmuş bir vaziyette yollara düştük...






Büyük meydanın ortasındaki heykel ve çevresinin düzeni yenileniyor,inşaat görüntüsü vardı,bizim Taksim Cumhuriyet Meydanı gibi...Bizimki açıldı,darısı onlarınkinin başına...Çevre binalar ın hepsi resmi binalar zannedersem,meydana açılan ara sokaklar da çok eski ve güzel binalar var,ben de çektim fotoğraflarını ama koymuyorum,bence ACA'yı bekleyin.Sadece bana çok değişik gelen bir caminin fotoğrafını göreceksiniz,kapıda turistler birikmiş bekliyorlardı.Biz beklemedik,hem namaz kılınıyordu,hemde imam nikahı var gibi geldi bana.Süslü giyinmiş gençler,damat kılığıyla dolaşan bir delikanlı,temiz pak dedeler,nineler vardı etrafta...

Başka bir gün gezeriz dedik ve oradan ayrıldık.Saat kulesi caminin karşısında ve çok güzel o da belirli saatlerde geziliyor,biraz cesaret ister yüksek ve dolanan merdivenler yüzünden...Onların yakınında,bizdeki akaretlere benzeyen evler vardı.Ya saat kulesinin yada caminin bakımı için yapılmış gelir getiren binalar olsa gerek...

Acanın evinin yakınında akşam yemeği yedik ve kapağı eve attık.Zavallı ayaklarımız çok yorulmuştu,biraz daha gezelim düşüncemizi dinlemediler bile...Biraz müzik dinleyip lafladık,sonrada cumburlop yataklar...

No comments:

Post a Comment