Tuesday, August 3, 2010

02/08/2010 SAAT 21.20

Çok kötü çekilmiş bir fotoğraf olduğunu biliyorum,sahneden gözümü alıp ta çekebildiğim tek fotoğraf budur...Egoistlik belki,yazıya koymadan edemedim,silip atamadım...Kusurumu bağışlayın...

Gelelim dün akşamın hikayesine,uzunca bir süredir Ortaköye gitmemiştim,ACA da İstanbulda Şişlideydi,buluşup yemeği toplantıdan önce iskele meydanındaki resoranlardan birinde yiyelim dedik.Hemde toplantı orada olacağı için rahat ederiz diye düşündük...Biz geri zekalılar,meydanda sahne filan göremediğimiz halde uyanamadık,Çınar balık lokantasına girdik,acelemiz var dediğimiz halde,meyhane muhabbeti olan bir mekanda,doğal olarak acele kavramı yoktu...Ağır aksak söylediklerimiz geldi,sudan başka bir şey içmediğimiz halde inanılmaz bir para ödedik.Ben akıllılık edip Sevinçi aradım,yanlış yerdemiyiz diye,evet iskele meydanı diye yazılan çizilen yer,caminin diğer tarafındaki motor iskelesi imiş.Biz öğrenip te oraya gidinceye kadar,etkinlik başlamıştı ve her yer doluydu.Önce en arkada,çekim yapan kameraların yanında dikildik,doğal olarak gözümüz sadece sahneyi görüyordu,neden sonra beni uyarıp yan taraftaki boş sandalyeyi gösterdiler ve böylece oturdum...Sahnenin arkasındaki ekranda Altancığımın hayatından kesitler vardı,tiyatrolardan,özel hayatından,gazetelerden,turnelerden,dergilerden görüntüler,bize Altan yanımızdaymış duygusunu yaşattılar...Görüntüler devam ederken,sahneye Ayşe Erbulak çıktı,sunucu değilim diyip,inanılmaz güzellikte ve doğallıkta sunum yaptı.Sahneye önce Füsun Erbulağı,arkadan Sevinç Erbulağı çağırdı,iki torun da gelememişti...Sevinçin kızı daha üç buçuk yaşında bir dünya güzeli,evinde ve uykudaydı,Ayşenin oğlu,Dağhan Kavak Yelleri dizisine dönüş yapmıştı ve çekimleri vardı,yetişemedi...Bizim işimiz böyle bir şey,babamızın cenazesinden döner,sahneye çıkıp oyun oynarız,kırk derece ateşle sahneye çıkıp oyun oynarız ve daha ötesi...

Ekrandaki görüntülerde birden bire daha genç bir Ayla Arslancanla karşılaştım.Dormen Tiyatrosunda oynadığımız Bu Git,Yarın Gel adlı oyundan bir sahneydi.O oyunda Altancığımın karısıydım,keçi gibi inadım olmasaydı,gülerek perde kapattırırdım herhalde...İnanılmazdı Altanın oyunculuğu ve dinamizmi...Seyirciler kahkaha kıyamet seyrediyorlardı,alkıştan avuçları patlıyordu eminim...

Tiyatroya ilk başladığım yıl,yani 1961-2 sezonunda her hafta iki oyun oynanıyordu Dormen Tiyatrosunda,ben Hepimiz Pariste adlı oyunda minicik bir roldeydim,öteki oyun Altanın oynadığı Oyuncakçı Dükkanıydı ve ben inanılmaz bir şekilde sanki kendi oyunuma gidiyormuş gibi, her oyunda Küçük Sahneye gidip Altanı seyrediyordum ve çok değerli dersler alıyordum,tüm oyunculardan ama öncelikle Altandan...Ayrıca Bozuk Düzen filminde küçük bir rolde oynadım ve Altanla aynı sahneyi paylaşmaktan ve aynı filmin karelerinde olmaktan büyük gurur duyuyorum.Gece arkadaşlarımızın Altanla yaşadıkları anılarıyla,ekrandaki görüntülerle Ayşenin ve Halit Kıvançın sunuculuğuyla son derece renkli ve güzel bir şekilde geçti...Başlıyan her şey gibi,bitmesin dediğimiz gece de bitti.Kucaklaşmalar,öpücükler ve ayrılıp evlere dönmeler...

Beşiktaş Belediyesinin güzel bir etkinliği,umarım devamı gelicektir...Gece boyunca Altanı ekranda ve arkadaşlarının anılarında yaşadık,ayrıca bizler onu ta içimizde hissettik,sanki yanıbaşımızdaydı ve espri patlatmak üzereydi...Hem sanki yanıbaşımızdaydı,hem de yokluğu ta derinlerimizdeydi,onu çook özlemiştik...

2 comments:

  1. Teşekkürler Annecik, sayenizde gitmiş gibi olduk. Tüm sanatçılara olduğu gibi Altan Erbulağa da saygım ve hayranlığım sonsuz. Çok erken gitti ne yazık ki, rahat uyusun, mekanı Cennet olsun, sizlere de upuzun, sağlıklı ömürler olsun...

    ReplyDelete
  2. Teşekkürler canım...Hepimize sağlıklı ömürler...

    ReplyDelete