Saturday, February 5, 2011

CİCİKLE BİR CUMARTESİ

Bu çiçekler geleli bugün tam sekiz gün,bazı alt yaprakları ve üç çiçek sarardı,onları kestim.Gördüğünüz gibi hala çok güzeller,inanılmaz kokuyorlar hala,muhteşemler değil mi?Onların fotoğrafını çekerken aniden aklıma gelen ve sıkıntıdan doğan bir fikri uygulamaya başladım Cicikle...Saat on ikiyi biraz geçiyordu...Bazı fotoğraflar çekicektim ,gece aynı açılardan bir daha çekip buraya koyacaktım...İşe başladık Cicikle,bugünü birlikte geçirip evde de eylenebileceğimizi kanıtlıyacaktık.Kime mi,bu soruya çok şaşırdım doğrusu!Kime olabilir ki?Hala bulamadınız mı?Tabi ki Anneciğe,yani bana...

İlk önce güzel çiöeklerimden başladık,bu öğlen görüntüleri.....

Veeeee gece görüntüleri......


Penceremden görünen kavşağın gündüz hali ....Trafiği,insanları...

Gece hali,trafiği,insanları diyemiyorum,çünkü galiba yoklar...

Tam karşımdaki,küçük ve böcekli cami,bugün birde cenaze vardı,her kimse ışıklar içinde yatsın,allah yakınlarına,sevdiklerine sabır versin...Camiye böcekli diyince aklınıza bi şey gelmesin camimizin adı Böcekli,yoksa kendisi böcekli değil,kedili...Öyle çok kedi besliyorlarki bahçesinde,daima ağaç altlarında kuru mamalar,tas içinde sular ve mutlu görüntüleriyle bi dolu kedicik...Bahçe duvarları üzerinde tembel tembel yatanlar,ağaçların arasında kovalamaca oynayanlar,tırnaklarını bileyenler ve gelip geçerken onları seyreden benim gibi kedi dostları...

Gelelim tam penceremin altındaki çeşmeye,gece gündüz demeden sıra bekleyenler,damacanasını kuyruğa koyup arabasının içinde oturanlar, köy çeşmesinin etrafı gibi orda toplanıp gevezelik edenler...Sizin anlıyacağınız aslında sıkılmam için hiç bir sebep yok... Sadece cam kenarındaki koltuğa oturup çeşme başını seyretmek bile yeter insana ama bana yetmiyor işte...


Sadece sıkıcı olan, benim gibi ellidört senedir çalışmaya alışmış,boş vakitlerin de de yürüyüş yapan ya da koşuşturup duran bir insanın,evin içinde çok az hareket ederek sıkıntıdan ne yapacağını bilememsinden başka bir şey değil...Düşünüyorum da tiyatroda şu aralar oynayamam,hem benim için hem tiyatro için sakıncalı olabilir...Amaaaa bir de bakmışınız ki,güzel bir diziden küçücük,güzel ve renkli bir tip için, ben gelmişim akıllarına,sevinçten uçmazmıyım sizce?Uçarıııım,hem de nasıl uçarımmmm...


4 comments:

  1. Merhaba Ayla Hnm.,
    Sessiz izleyiciniz bugün dile geldii...
    O çiçeklerin (Lilium) kokusu muhteşemdir gerçekten de...
    Cami ve Çeşme de tanıdık geldi ..:)Biliyorum oraları,evvelden Erenköy'de idim.
    Sağlıklı,güzel günler dilerim.
    Sevgilerimle.

    ReplyDelete
  2. Günaydın Mine hoşgeldin...Ben onlara Zambak diyorum,o koku onaltı onyedi yaşımdayken tanıştığım Balıkesirde üretilen Beyaz Zambak kolonyasının kokusu...o koku yüzündengençliğimden beri ya o kolonyayı yada Diorissimoyu kullanırım...Sevgiler,güzel günler canım...

    ReplyDelete
  3. İkinci sessiz de geldi :) Tesadüfen buldum blogunuzu, çok mutlu oldum. Diorissimo'ya bayılırım ben de, beyaz zambak kolonyasını merak ettim şimdi.
    Sevgi ve saygılarımla.

    ReplyDelete
  4. Hoş geldin Serpil,Beyaz Zambak Balıkesirde hala üretiliyor ve satılıyor.Qunegondum,Kuşadasından döneerken bulmuş ve bana hediye getirdi,beni nasıl mutlu kıldı anlatamam...Gençliğimden şık bir görüntü ve çok güzel bir koku...Bir gün yolun düşerse almanı tavsiye ederim...Sevgiler...

    ReplyDelete