Wednesday, February 16, 2011

HAPİSANEDEN KAÇIŞ GİBİ EVDEN ÇIKIŞ

Hani bazı günler içiniz daralır,ne yapsanız rahat nefes alamazsınız,kendinizi kapana kısılmış gibi hissedersiniz...İşte son günlerde ben hep o duygular içindeydim ki,dünya tatlısı yeğenim,bana geldi,bir kaç gün için...Üst üste iki gün iki adet evden kaçış yaşadım,kısacık olmasına rağmen yol bile yürüdüm...Neticede çok güzel yaşanmış bir hafta sonu oldu..Fotoğraflarda gördüğünüz yerde cumartesi günü yemek yedik,yemekten önce Suadiyeden Şaşkınbakkalın birazcık altına,KFC ye kadar yürüdük.Qunegondumu beklerken çaktırmadan Cicikle ben paparazzilik yapıp bir kaç fotoğraf çektik...


Genelde tatil günü yürüyüş ve alış veriş kalabalığı geçiyordu,önümüzden biz de onlarla idare ettik...Hava açıkta oturacak kadar güzeldi...Uzunca bir süre oturarak tadını çıkardık,bu güzel bahar havasının...İnanın kış ortasında çok iyi geliyor insana...


Bizim bahçeden yandaki kafenin bahçesinde oturanları çektik,yüzleri görünmediği için paparazzi olmamıştır umarım.Yoksa bende utanırım,benim Cicikte utanır...


Karnımızı doyurup,biraz ötedeki kafeye gittik,bende kafe diyorum,çünkü kahvehanelerimizden çok farklılar...Hem konum olarak,hem de menü boyutunda bir fark var...Hep önlerinden geçerken merak ederdim,saatlerce nasıl oturuyorlar,sıkılmıyorlar mı,işleri güçleri yok mu bu insanların diye...


Bu sefer bizde saatlerce (bir saat kadar)oturduk.Demekki oturuluyormuş,evden bir kaçış,başka bir işi olmamak,yapıcak bir şey bulamamak,yürüyememek,ne bileyim,bir yığın başka sebep var belki de...


Oturduğumuz yerin tavanı cam olduğu için,ferah ve eylenceliydi...



Caddemizin trafiği,insanları,ağaçları...Hepsi birbirinden güzel..



Pazar sabahı kahvaltı için Çamlık Bahçeye gittik.Bir gün evvelki bahar havası gitmiş,buz gibi bir hava gelmişti...Çaresiz o güzelim çamlık bahçede değil,içerde oturduk...Yine de manzaramız çok güzeldi,adaları seyretmek ayrı bir keyif,hiç bıkamazsınız,gözünüzü alamazsınız...



Biz içerde oturduk ama bahçede oturan kahramanların sayısı da pek az değildi yani...



Biz üşüyenler takımı,onlar üşümeyenler takımı...



Porsiyonlar heybetli olduğu için kahvaltı sonunda tabak çanaklarda bitirilememiş yiyecekler vardı...Evde ayarlıyabiliyorsunuz ama dışarda çok zor,ziyan oluyor gibi geliyor insana...Oysa ki her mekanda çok güzel kediciklerimiz ve kuşlarımız var,onlar bizim bu ziyanlığımızı yiyerek bizi savurganlıktan kurtarıyorlar...Ve de beni çok mutlu ediyorlar...



Bu kafe alışkanlık mı yapıyor nedir ,ne oluyor demeye kalmadı,biz yine orada kahvelerimizi içip,konuşup gülüşüyorduk...



Cam tavanda kedicik oturuyordu,ben Ciciği elime alırken kaçtı yaramaz,sadece cam tavanı çekebildim yine,dünkü gibi...



Soğuk ama güneşli bir pazar günü de geride kalıyordu...Evlerimize dağıldık,evdede ayrı bir parti bizi bekliyordu...Biz,yani güzel yeğenimle ben,akşamları birinci bölümden başlıyarak,Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisini seyrediyorduk...Üçer dörder bölümü peş peşe seyretmek çok keyifli oluyor,ama kafa dengi bir arkadaşla seyrediyorsanız...Zaten kafa dengi bir arkadaşla her şey çok güzel oluyor...Ben çok şanslı bir kadınım,torunum,kızlarım,damadım ve sevgili yeğenlerim,hepsi de benim en tatlı kafa dengi arkadaşlarımdır...Hepsiyle çok güzel şeyler yaşayıp,çok güzel şeyler paylaşırız...



4 comments:

  1. Eh bu sayede ben de neler neler yaptınız öğrenmiş oldum :). Pazar sabahı kahvaltısı havanın soğuması biraz kötü olmuş. Yaz gelsin birlikte gideriz artık.

    ReplyDelete
  2. Bekliyorum bir tanem güzelim,sen gel neler neler yaparız...

    ReplyDelete
  3. Üşüyerek geçeçek bir şubat gününü sımsıcak kafa dengi arkadaşlarla geçirmek,ne güzel.Yüreğiniz hep gülümsesin,sevgiyle kalın...

    ReplyDelete
  4. Teşekkürler canım,senin de etrafın hep gülücükler ve sevgiyle sarılıp sarmalansın...

    ReplyDelete