Tuesday, September 21, 2010

DÜN YİNE YÜRÜDÜM...

Dün saat dört gibi,her zamanki yürüyüşüme başladım.Yalnız bu sefer,her zaman yürüdüğüm yollardan değil de ,bir önceki ya da bir sonraki sokaklardan saparak yapmalıyım bu işi dedim,kendi kendime...İlk saptığım sokakta bir kedicik aman o ne renk,olacak gibi değil,nefis bir külrengi...Fotoğraf makinem orta yere attı kendini...Sizde beyendiniz mi?

Bu eski eve ,filan inşaat diye bir pano koymuşlar,o bol ağaçlı güzelim bahçeye yine site yapılacak demektir...


Eğer eski eser sayılıyorsa,ev öylece kalır diğer örnekleri gibi,uygulamayı bir punduna getirip kaldırabilirlerse o da yıkılır gider,o curcunada...


Bu üç fotoğraf şato gibi bir eski ev.Bol ağaçların arasında neredeyse görünmez olmuş...



Niye laf ediyorsun,yıkılmamış ya diyebilirsiniz.Evet yıkılmamış,çünkü yıkamamışlar.Ama,başka bir şey yapıyorlar,senelerdir el sürmüyorlar,her mevsim biraz daha görünmüyor ağaçların arasından,biraz daha çöküyor.Benim gibi meraklıysanız takip eder,görürsünüz nasıl ilgilenmeyip,kendi kendine yok olmaya terkedildiğini ve benim gibi üzülürsünüz...Eminim,dünyanın hiç bir ülkesi eski eserlere bizim kadar duygusuz kalmıyordur...




Düşündükçe çok üzülüyorum,sadece Kadıköyde değil,bütün İstanbulda yapılan aynı şey,İstiklal caddesinde,Şişlide de tuhaf bir uygulama var.Ön görüntüyü saklıyorlar,bazende ön kapıyı sadece,üstüne yani apartmanı dikiyorlar,o yüksekliğe dayanır mı o temeller,depremde ne olur,hiç düşünülmüyor.Sadece o pahalı semtlerde ne çok insan oturursa o kadar çok para gelir mantığıyla yapıyorlar bu işi...Yani ben öyle düşünüyorum,çünkü başka bir sebep bulamıyorum,yapılanlara...




Dönüş yolunda bir çıkmaz sokağa girmişim,iyiki de girmişim...İkiz kara bebek gördüm,biri balkonda tembel tembel oturuyor,diğeri sokakta benim gibi fır dönüyor...







Ne güzeller değil mi,kedi olmak isterdim,zaten belki de bundan önceki hayatımda ben de bir kediydim,kim bilebilir ki...


















Suadiyeden evime doğru giden yola girdim ve her zaman fotoğraflarını çekmeyi düşündüğüm evi bu sefer görüntüledim,ana cadde ve yan sokakta inanılmaz bir köy görüntüsüdür bu ev,hep te bakımlıydı...Bu gün çok kısa sürede çok köhnemiş gibi geldi bana...Gördüğünüz gibi bahçesinde kuyusu bile var,eski köşklerin bahçelerinde hep vardı da burası sanki müştemilat gibi bir yer,ya da Suadiye Suadiye olmadan köy gibiyken yerleşilmiş...Şaşkınbakkaldaki ,daha şaşkın değilken,evler vs. ler yokken dükkan açan, semte ismini veren şaşkınımız gibi...










Buyrun,bir adet daha ...Aynı sokağın biraz ötesinde bir köy evi daha,bunun bahçesi büyük,ciddi boyutta büyük tren yoluna dayanıyor gibi geldi bana,ağaçlar o kadar sık ki neredeyse küçük bir orman...










O sokak ,bu eski ev,şu kedicik derken neredeyse dönüş yolunda güneşi batırdım...Tam batarken, ay dedemiz aniden ortaya çıktı.Galiba ben aniden gördüm,baksanıza bayağı yükselmiş bile...Çektiğim fotoğraflar bu kadar değildi,konuya uyanlardan bazılarını seçtim,bir de başka bir konuya,hatta konulara uyabilecek fotoğraflar var...Onlar daha sonra gelicek,her gün yazamıyorum,siz bekliyormusunuz sabırla benim yazmamı,eğer öyleyse biraz daha çalışkan olurum,ya da olmaya çalışırım en azından...Sevgiler...








1 comment: