Araba beni evden aldı ,iki arkadaş daha geliyormuş benimle,biz öncüyüz ekiple beraber gidiyoruz.Benim Ege yöresinin diline,taşına toprağına alışmam gerekiyor,en sevdiğim şeyi yapıp,arkadaş bulup kaynaşmam,birlikte vakit geçirmem,yeni yerler,yeni yüzler...Yani kısaca yeni mutluluklar beni bekliyor...
Nerelerden,ne sokaklardan geçtik,akşamüstü saatleri yaklaşıyor,trafik yoğunlaşıyor...
Topağacı sokakları,çift sıralı park halinde araçlar,neredeyse geçecek yol kalmamış...
Saat dört civarı,biraz geçiyor,hava kapalı gibi,ya da Cicik böyle çekmeyi tercih etti...
Arabamızın süslü kokulukları,sallanıp duruyor,etrafa güzel bir koku yayıyor,ne mutlu bana ki,allerjim olmayan bir koku bu!
Yola devam edip Didime geldik,aslında bu yazı sadece yol yazısı olmalıydı,öyle düşünmüştüm.
Ertesi gün Pınarcık köyüne gidip,Emine(lakabı çakır Emine)ile tanıştım.Çok iyi arkadaş olduk,bana her konuda yardımcı ve destek oldu...Hatta bir gece evinde misafir etti,hediyeler verdi...Unutulmaz bir arkadaş...Fotoğrafları seçerken onunla karşılaşınca,buraya konuk etmeden duramadım...
Çok hareketli,çok güzel ve özel bir, iki ay üç gün yaşadım,film çalışmaları muhteşemdi,Galata Film bizlerin mutlu ve rahat çalışması için elinden geleni, hatta fazlasını yaptı.Yönetmenimizden,en ufak set çalışanına kadar bütün ekip müthişti.Veeee hepsi ve her şey geride kaldı,on bir haziran günü dönüş yolculuğu başladı...
Dönüş bu sefer,İzmir Adnan Menderes Hava Alanından,yollar çok güzel Cicik durmadan çalışıyor,bu kadar fotoğrafı ne yapıcam bilemiyorum...
Güneş yeryüzüne yaklaşıyor,ya da yer yüzü güneşe yaklaşıyor...Acaba hengi deyiş daha doğru?
Ya batarken, tam da burada, bir tane daha yakışık almaz mı?
Anlaşılacağı gibi İstanbula geldik,evet iki ay üç gün sonra İS TAN BUL
No comments:
Post a Comment