Yarın erken kalkacağım için,yazı işini sonraya bıraktım ve erkenden yattım,binbir üzücü düşünce uyutmadı,mutluluk yatağın sınırlarını aşamamıştı...Yarın bizi zor bir gün bekliyordu...Beklan Alganı yitirmiştik...
Wednesday, September 29, 2010
BİR GECE, BİR GÜNDÜZ ve DUYGULAR
Yarın erken kalkacağım için,yazı işini sonraya bıraktım ve erkenden yattım,binbir üzücü düşünce uyutmadı,mutluluk yatağın sınırlarını aşamamıştı...Yarın bizi zor bir gün bekliyordu...Beklan Alganı yitirmiştik...
Thursday, September 23, 2010
BEN YAPAMIYORUM ARTIK
Şimdi yapamıyorum işte ,dört beş dal çalamıyorum...Anladım ,evet nihayet anladım,ben büyümüşüm...
Tuesday, September 21, 2010
DÜN YİNE YÜRÜDÜM...
Ne güzeller değil mi,kedi olmak isterdim,zaten belki de bundan önceki hayatımda ben de bir kediydim,kim bilebilir ki...
Suadiyeden evime doğru giden yola girdim ve her zaman fotoğraflarını çekmeyi düşündüğüm evi bu sefer görüntüledim,ana cadde ve yan sokakta inanılmaz bir köy görüntüsüdür bu ev,hep te bakımlıydı...Bu gün çok kısa sürede çok köhnemiş gibi geldi bana...Gördüğünüz gibi bahçesinde kuyusu bile var,eski köşklerin bahçelerinde hep vardı da burası sanki müştemilat gibi bir yer,ya da Suadiye Suadiye olmadan köy gibiyken yerleşilmiş...Şaşkınbakkaldaki ,daha şaşkın değilken,evler vs. ler yokken dükkan açan, semte ismini veren şaşkınımız gibi...
Tuesday, September 14, 2010
HYDROS ta TATİL
On bir eylüle kadar orada kaldım,kızlarım ve torunumla birlikte harika bir tatil yaptık.Ben boş oturmasını sevmediğimden,bol bol dolaşıp bir dolu fotoğraf çektim.Bir kısmını kullanarak sizlere tanıtmak istedim.
Burası lobiden sonra havuzbaşına giderken,her yer bitki dolu,bitki diyorum çünkü çok çeşit var,sadece çiçek, ağaç ve çimen değil sarmaşıklar,makiler bilemediğim bir yığın bitki... Görüntüler muhteşem ,
tesis dağların hemen önünde Toroslar,Bey Dağları diyebilirsiniz ben aşık olduğum bu dağlara Mor dağlar diyorum...
İster,havuz başında,ister deniz kenarında nerede olursanız olun başınızı kaldırınca,olanca görkemiyle Mor dağları görüyorsunuz ve onlar her dakika renk değiştiriyorlar...Uydurmuyorum,inanın bana...Ülkemiz çok güzel pek çok yerini gezdim,görmediğim yer yok gibi diyebiliriz,mesleğim sayesinde...Ama burası bir başka güzel,çünkü aynı zamanda sakin ve huzurlu,çalışanların hemen hepsi güler yüzlü,tatil yerinde ne kadar önemli bilemezsiniz...
Hep genç ağaçlar olacak değil ya,bu da yaşlı bir palmiye kimbilir ne zaman kim dikti,etrafındaki bitkiler sarmış sarmalamışlar gövdesini,boyu çok uzun hepsi sığmadı kareye,çok sevdiğim için siz de görün istedim...Denizle havuzun arası çimenlik ve palmiye ,muhteşemler.Çimenlerde şezlonglar,küçük çocuklu aileler,gölgede neşeli ve keyifliler...

Paparazzi fotoğrafları gibi olmasın diye çok dikkat ettim,umarım kimseyi rahatsız etmemişimdir.Çünkü her yer dolu,insansız yakalamak için epeyce uğraş verdim.
Bu ağacın yeri,başta olmalıydı.Lobiden aşağıya inen merdivenlerin kenarında ve havuza giden yolda üç dört tane var.orijinal ismini bilmiyorum,Antalyada Arap Dudağı diyorlarmış,çok yüksek çok büyük olabiliyor,bir tanesi öyle.Ben o ağaçlara baklagiller diyorum,Erguvan,Mor salkım,İpek ağacı ve daha şimdi adını anımsıyamadığım bir kaç ağaç daha.Niye derseniz çiçekleri dökünce yerinde bakla ve fasulyeye benzer kılıflar içinde aynı onlar gibi tohumlar veriyor,bu ağaçlar.Üç sene evvel geldiğimde bir kaç tane aldım,içinden çıkan tohumları saksıya ektim,şimdi bir metre boyunda bir Arap Dudağı fidanım var balkonumda...
Güneş dağların arkasında kayboluyor ama ışıltısı her yerde,iki palmiye arasından güzel görünüyor değil mi?
Burası lokantamızın balkonu,sabah kahvaltısı serçelerle başlıyor.Bıcır bıcır dolaşıyorlar,nasıl alışmışlarsa ya da alıştırılmışlarsa masalara konmuyorlar herhalde, çünkü örtüler tertemiz,trabzanlara koyduğunuz minicik ekmek kırıklarına bayılıyorlar ve kaçışmıyorlar siz elinizi çekince yiyorlar.
Bu da ağaçların arasında dolaşan tavus kuşumuz,galiba dişiydi,erkeğini göremedim,o güzelim kuyruk erkeğinde oluyor, yanlış hatırlamıyorsam,yaş artık çoğaldı,bilgiler çoook gerilerde kaldı,bazı şeyleri karıştırıyor olabilirim,affola...
Kaldığımız odalar,her yer gibi yemyeşil,sessiz ve rahat,önlerinde balkonları,akşam yemeği öncesi keyif çatmak için bire bir.Evlerin arasında yollar var,bu yollar ilerde narenciye bahçesine gidiyor,mini golf,küçükler için basket sahası ve çocuk evi var.Narenciye bahçesi bitiminde futbol sahası ve arkasında Mor Dağlar...

Burası da o yollardan biri...

Sol taraf narenciye bahçesi,sağ taraf evlerin sonu,yol üstündekini mi soruyorsunuz,o benim tavuk arkadaşım,ben fotoğraf çekerken bana gidilicek yerleri gösterdi...
Evet geldik kedicik kardeşlere,her yerdeler, karınları tok,keyifleri yerinde
mutlular,konuşmayı seviyorlar,herkeste(yani hemen hemen herkes)te onları seviyor,karınları tok besbelli,yine de bazılarımız,lokantadan kağıda sarılı bir şekilde yürüttükleri mamaları kenarlarda kıyılarda veriyorlar.Bizim oburcuklar birazcık nazlanıp yiyorlar,mırıl mırıl teşekkür ederek.

Zaman zaman yürüyüş yapıyorlar...

Zaman zaman oynaşıyorlar...
tesis dağların hemen önünde Toroslar,Bey Dağları diyebilirsiniz ben aşık olduğum bu dağlara Mor dağlar diyorum...
Paparazzi fotoğrafları gibi olmasın diye çok dikkat ettim,umarım kimseyi rahatsız etmemişimdir.Çünkü her yer dolu,insansız yakalamak için epeyce uğraş verdim.
Burası da o yollardan biri...
Sol taraf narenciye bahçesi,sağ taraf evlerin sonu,yol üstündekini mi soruyorsunuz,o benim tavuk arkadaşım,ben fotoğraf çekerken bana gidilicek yerleri gösterdi...
mutlular,konuşmayı seviyorlar,herkeste(yani hemen hemen herkes)te onları seviyor,karınları tok besbelli,yine de bazılarımız,lokantadan kağıda sarılı bir şekilde yürüttükleri mamaları kenarlarda kıyılarda veriyorlar.Bizim oburcuklar birazcık nazlanıp yiyorlar,mırıl mırıl teşekkür ederek.
Zaman zaman yürüyüş yapıyorlar...
Zaman zaman oynaşıyorlar...
Thursday, September 2, 2010
ALEL ACELE
Nerden nereye atladım değil mi?Ben adam olmam,bundan kesinlikle eminim.Neyse kliniğe otobüsle gitmeye karar verdim,durağa yürürken aklıma geldi ki öğlen almam gereken ilacımı yanıma almamışım,yol yakınken döndüm,ilacımı aldım,tam çıkıcam,geç kalıcam galiba diyerek taksiyle gitmeye karar verdim.Telefonla durağı aradım,araba yok ,biraz sonra arayın dediler,olur mu acelem var, niyeyse bu acele (ilacı da aceleden unutmuştum zaten)beklemeden çıktım evden,köşeden binerim dedim.İki dakika bekledim köşede, araba geçmiyor,biraz yürüsem iyi olur dedim,neyse bir araba geçti,hemen durdurup bindim.Telaşla oturup Bahariye dedim...Yani şu yaptıklarım,aklı başında ,yetmiş dört yaşında bir kadının yapacağı şeyler mi,nedir acelem,niye beş dakika evde oturup,taksiyi bekliyemem,niye ilacımı alıp almadığıma bakamam,ne oluyoruz?Tamam zaman çok önemli,boş geçirmeye,ziyan etmeye gelmez,çünkü geçip giden zamanı geri döndüremezsin, ama olmaz ki,böyle de yapılmaz ki...(Işıklar içinde yat Orhan Veliciğim)
Subscribe to:
Comments (Atom)