Friday, May 6, 2011

BODRUM SOKAKLARINDA

Bodruma gelinceye kadar epeyce dolandık,başka bir yazıda neler yaptığımızı,neler yapamadığımızı görürüz...Konumuz Bodrum,uzun yıllardır gelmemiştim...O zamanlar Ciciğim olmadığı için,fotoğraf filan yok,yani yapılacak bi şey yok...Böyleydi de şöyleydi diyemem,çünkü ispat edemem..


Biraz fazlaca oyalanmışız,müzeye geldiğimizde kapanış saatiydi,son gezenler dışarı çıkıyorlardı,Cicikle ben de müze kapısındaki ilginç ağacı görüntüledik.Çok büyük ve çok yaşlı bir ağaç,budanmış alçacık bir şey gibi duruyor.Yine de muhteşem bir görüntüsü var,her yerinden genç ve dip diri tazelik fışkırmış,sanki yaprak değil de hayat fışkırıyor...Öylesine güzel ki,gözü ayırmak imkansız... Müzeyi gezemeyince vurduk kendimizi sokaklara...Denize yüzümüzü dönünce müzenin sol tarafından başladık yürümeye,dikine sokaklar,aradan görünen sokaklar,lokantaların kapısından bakınca gördüğümüz deniz,insanlar,dükkanlar bembeyaz evler,binalar...Aslında hepsi birbirinden güzel,birbirinden havalı ama denizin rengi berbat,artı teknelerden görmek mümkün değil,deniz deniz değil de sanki teknelerden oluşmuş bir acaip örtü...




Tabi bir de Bodrumdan taşan,dağı taşı dolduran beyaz bina yığınları...Evet tek yada iki,bilemedin üç katlı,ama yine de o eski yemyeşil tepeleri doldurmuş,bitirmiş...Tabiatın o kendine özgü bitki dokusu yok artık.Beyaz evler,dikilmiş özenle bakılan çiçekler,karma bir toplum,evler,evler,evler,denizden tepelere kadar tıklım tıklım dolmuş...İnsanın üstüne üstüne geliyorlar...


Sezon daha başlamamış,sokaklar ve lokantalar boş,okullar kapanıp,o evler dolunca kalabalığı düşünmek bile istemiyorum...Bodrumun sakin ve güzel insanları,altmışlı yılların o eski pansiyonları,sokakta gördüğümüz balıkçı amcalar,deniz kenarında başıboş gezen gezebilen çocuklar,neredeler ve ne yapıyorlar...Artık, o itiş kakış sokaklarda oyun oynıyamazlar,üç beş balıkçı,köşede durup ellerinde sigaraları ayak üstü sohbet yapamazlar,o güzelim koy, teknelerden görünmüyor bile...




Ama yine de itiraf etmeliyim ki Bodrum çok güzel,hiç bir yere benzemeyen farklı bir çekiciliği var,tıpkı çok özel ve albenili bir kadın gibi,ondan gözünüzü ayıramaz,ondan vaz geçemezsiniz,ne olursa olsun ondan kopamazsınız...




Belki biraz abartılı oldu ama ne yapayım,böyle hissettim,aslında eleştiriyordum sözüm ona,bir de baktım ki övgüler düzmüşüm...Kabahat biraz da Cicikte bence,görüntüler çok etkiledi beni yazarken...



Her yerde ve herkeste bir telaş,bir hazırlık,ellerde boyalar,fırçalar,süpürgeler,temizlik,tamirat,tadilat ne ararsanız var...





Herkes kendi koşuşturmacasında,biz de rahat rahat,sokak sokak gezdik...









Gördüğünüz gibi her yer pırıl pırıl,yeni kurulmuş,oyun oynanmasını bekleyen, bebekler şehri gibi...Düzenlenmesi biticek,çocuklar kardeş kardeş,kavga etmeden,güzel güzel oynıyacaklar,evciliklerini...




Çok yakında bu mağazalar müşteri dolucak,alış veriş insanların yüzünü güldürücek...








Buraları bu saatte ellerinde kadehlerle,sigaralarla gülen söyleyen,kahkahalarıyla sokakları çınlatan insanlarla dolacak...Az kaldı eli kulağında,hasret bitiyor,yaz geliyor,on iki hazirandan sonra...Özgür ve mutlu insanlar topluluğu,kadın,erkek,çoluk,çocuk,genç,ihtiyar,hep beraber,hep el ele...























2 comments:

  1. ''Özgür ve mutlu insanlar topluluğu,kadın,erkek,çoluk,çocuk,genç,ihtiyar,hep beraber,hep el ele...''
    Harika bir dilek,amin diyorum,sevgiler...

    ReplyDelete
  2. Ülkemize ve ülkemizin insanlarına yakışır değil mi ama?Umuyorum göreceğiz...Az kaldı...

    ReplyDelete