Monday, April 25, 2011

SEKİZ NİSANDAN BERİ...

Sekiz nisanda ön kapıdan girdik,uzunca bir süre burası artık evimiz(sayılır yani)kayıtlarımız yapıldı...Etrafa şöyle bir göz attık,tabiki Cicikle.


Resepsiyonun yanındaki kapıdan güzel bir bahçe gördük,artık yarın gezeriz dedik,birbirimize. Giriş holü sıcak ve sempatik,sağ tarafta restoran(bir mayısta açılıyormuş)sol tarafta girdiğimiz kapı,görünen tavanımsının üstü asma kat...



Dışardan girdiğiniz zaman,bahçe kapısı tam karşınıza geliyor.Ben de, sizlere ev satıcak bir emlakçı havası sezmiyor musunuz?Kendimi birden bire aniden öyle hissediverdim...




Odalara çıktık,benimkinden karşıdaki otel,bahçenin bir kısmı ve deniz görünüyor.Tüm arkadaşlar aynı tarafta olduğumuza göre,bu manzara hepimize böyle görünüyor,hiç fena değil,deniz her zaman manzarayı olağanüstüleştiriyor.




Dördüncü kattayız,aşağıda havuz ve bahçenin küçük bir kısmı,otellerin arkası alabildiğine deniz...







Karşı otelin gece görüntüsü...Veee bahçedeki çiçekler,ağaçlar...




Bu çalımsı bitkiden bizim Kadıköydede epey var,
bu kadar çok çiçek açmıyor,sakın ola kıskanmayın,Egedeyiz,güneş ve toprak başka türlü güzel burada...



Bu ağaç meşeymiş,allah bilir kaç bin yıllık,bu kadar yaşlısını görmemiştim,etrafına havuz bar yapmışlar,çok ta yakışmış...



Bunlar üç güzeller,hani Antalya Müzesinde vardır ya üç güzel kadın işte onlar...Üçünde de kırmızı ve yeşilin kaç tonu olan yapraklar,artı beyaz çiçekler,yani muhteşemler...




Bu da binlerce yıllık incir ağacı,ben onun da bu kadaryaşadığını zannetmiyordum,Yalnızca zeytin o denli uzun yaşar benim bildiğim,öğrenicek ne çok şey var daha...Aslında ne kadar az şey biliyoruz ve nasıl kasım kasım kasılıyoruz...



İşte kadim zeytin ağacı geldi,ne kadar çok var biliyor musunuz,binlerce yüzbinlerce yıllık zeytinler,gövdeleri beli bükülmüş ihtiyarlar gibi,yamrı yumru,ama yinede başı dik ve bol meyveli gençmiş gibi göğe uzanıyorlar...




Ya duta ne demeli,pıtrak gibi de meyve vermiş,öyle yaşlanmış ki kaç yaşında olduğunu bile unutmuş,fısıldıyamadı bize...




Bahçenin yürüyüş yolu ve genç güzel şekillendirilmiş bitkiler,aralarda yine bizim,kadim dostlarımız,uyum içinde arkadaşlık yapıyorlar...



Bahçıvan orta yaşlı bir amca tüm bitkilere çok iyi bakıyor,çünkü hepsini çok seviyor,bakışından bile belli oluyor...


Veee Egenin vaz geçilmezi Lavanta,şeytan göm burnunu diyor,ne mümkün arılar,böcekler,böcecikler,ham yaparlar insanı valla...Ciciği görünce biraz bizden yana geldiler,Lavantada göremiyebilirsiniz...Baktık pabuç pahalı,hemen kaçıp odamıza sığındık...
Şimdilik bu kadar,fırsat buldukça görüşürüz...Hoşkalın,hoşça kalın...










No comments:

Post a Comment