Wednesday, November 21, 2012

76x365 GÜNDEN BİR TAESİ

Saat kurup erkenden kalktım,güzel bir kahvaltı yaptım (bir fincan kahve, çavdarlı ekmek arası fıstık ezmesi) masa toplamak vs. gibi hizmetler gerekmiyor.Çabuk kahvaltı...Hazırlandım saat on bir de Duru  Tiyatronun önündeydim,yavaş yavaş kalabalıklaştık,gençler çoğunluktaydı,çok mutlu oldum,içim umutla doldu...
Ayşe Erbulak da benim gibi içeriye girmemiş,pencereden dinliyor,fotoğraf çekmek için makineyi hazırlıyor.Güzelimden izin aldık yani Cicikle ben ...Fotoğrafı çektikten sonra biz de Kafenin kapısına gidip Emre Kınayın bildiriyi okumasını ve konuşmaları dinledik.Bir yerde resmen kahkaha attım,yatılı öğrenciler rahatsız oluyorlarmış müzik sesinden (müzikal oyun provalarından ya da oyundan bahsediyorlar herhalde)arkadaşlardan biri  sözü kesip 'müzik gürültü değildir, dedi ses tonu dehşetti.Emre 'öyle yazmışlar,dedi.Eh yani bu laflara gülünmez mi?Toplantı bitti kalabalığın dağılmasını beklemeden ayrıldım...
Tiyatronun önünden Yoğurtçu Parka doğru yürümeye başladım,bu  ev  uzun süreden beri  satılık,param olsa alır,her odasını düzenler (kütüphane,ufacık bir galeri,sohbet ve çalışma odası yapar )artık merdivenleri devamlı inip  çıkamıyacağım içinde kapının yanındaki odayı kendime ayırır mutlu mesut yaşardım.Kahve ve sandviçler de bedava olurdu gele gidenler için...Anladığınız gibi tamamen hayal...
Tuncay Özinelin bugün yeni oyununun okuma provası vardı,ona uğradım,eski Lale sok.Şimdi Bedia Muvahhit sokağı oldu,daha önce bir yazımda söz etmiştim,yürüme yolumun üzerindeydi...Kolay gelsin ziyareti...
Tuncayın ev arkadaşı Pembe,beni daha doğrusu gelen her misafiri çok sever,Cicik fotoğraf çekicem diye tutturdu her zamanki gibi... Üstteki fotoda Pembe çok güzel,bunda da Tuncay...

Pembe ve Tuncayla vedalaşıp yürüyüşe devam ettim...Oyun,oyuncular hakkında özellikle bir şey yazmıyorum.Daha zamanı var,okuma provaları bitsin sahneye çıksınlar,izin alır Cicikle prova seyreder fotoğraf çeker size de gösteririz...
Yoğurtçuda yemyeşil gözlü kara bir kız,
yeni bebeği olmuş(dibe bakınca göreceksiniz) gencecik bir palmiye...
Kurbağalı Deremizi es geçemeyiz,
ya bu güzel bulutlar görülmez mi?
Nihayet gelmek istediğim yere geldik yürüyerek, Kalamışta TATLI HUZUR
Daha kapıdan giremeden bu güzel duvar karşıladı bizi...Ben burada Ciciği tutamıyacağım galiba,kim bilir ne fotoğraflar çekicek...
Üç beş basamak indik,
pencereden içeriye baktık,
içerden bahçeye baktık...
Aaaa,karşıda bahçe duvarında bir ayna,müthiş bir fikir nasıl bir derinlik duygusu,
her detay ayrı güzellikte Cicik,sakın bana karışma dedi ...
Saat,bahçe,çiçekler,
çiçekler,çiçekler...
Her şey özenle seçilmiş,en uygun yere konmuş bence...
Gelince indiğimiz basamaklar...
Her gazete yok,çünkü okunuyorlar,masalarda...
Tatlılar,tuzlular,diyetler...

Her köşe ayrı güzellikte...
Veee yine çiçekler...
Çiçekler...
Girişte gözümüze çarpan duvar ve masalar,
yine çiçekler...
Sürpriz köşe,sallanır koltuk ve salıncak,iştah kabartıyor,o salıncak için saç baş yolunur,hayır ben hayır ben sen ben...
Enfes bir havuçlu kek yedim,dikkatinizi çekerim,çatal bıçak da havuç rengi...

Hesap istedim,bu kutu  geldi,güzelliğe bakın,insanın içini parayla doldurası geliyor,tam hazine sandığı...
Yan bahçenin kedisi güle güle demedi ama ben dedi kabul ediyorum,öpücük sesiyle bile kafasını kaldırmadı...
Yürüyüşe devam ettik,Göztepe parkında durup fotoğraf çektik ama onlar bir sonra ki yazı içine giricek...Başlı başına bir yazı olacak,biraz sinir bozacak,biraz kızdıracak bir yazı olacak...Son fotoğraf martımız önce bizim bahçedeydi,arabaların tepesinde dururdu,sonra sokağın karşısını beyendi,önümüzdeki köy çeşmesi ile karşıdaki bahçe arasında mekik dokuyor,uçmasını bilmiyor,anneciği yok herhalde,öğrenememiş,iki üç gündür kendi kendine kanat çırpma egzersizleri yapıyor,umarım kara kış gelmeden becerir bu işi,hepimiz çok seviyoruz onu...Hepinize iyi günler,belki Tatlı Huzur da buluşur bi kahve içeriz...Sevgiler...

1 comment:

  1. Özür dilerim,TAESİ diye bir kelime yok türkçede,TANESİ olacaktı olamamış...

    ReplyDelete