Evvel zaman içinde diye mi başlasam,dün sabah mı desem,desem desem ne desem,bilemesem,hatta başlamasam,Cicik bana ne napar çözemesem hatta korksam saçma sapan da olsa bişeyler karalasam...Giriş kapısından girsem,
penceremden dışarıya bir göz atsam,alt katta hastanenin(Acıbadem Kozyatağı )kafesinin balkonu var gibi geldi bana...
Karşı duvarda hiç açmadığım TV.Anneciğin çantası,Ciciğin kılıfınenenin bastonu durup dururmuş oralarda,kaç saat bekleriz diye sorarlarmış birbirlerine ama biz duyamazmışız onları,
Aaaaaa,bölme bölme yapmışlarmış buraları,Cicik yeni keşfetmiş,işi bitirmiş,akıllıymış vesselam,neneyi cebinden çıkarırmış, çıkarırmış da çatır çatır da çatlatırmış,ben daha iyi görüyorum,daha da akıllıyım diye...
Bütün bu süslü püslü şeylerin içindekiler sırayla,nenecik anneciğin damarlarında gezintiye çıkacaklarmış,sırayla tabi ki,öyle itiş kakış değilmiş,değilmiş de sırasını biz bilmezmişiz,onlar akıllı yaratıklarmış,gün güneş yüzü görmesinler diye kapanırlarmış,güneşin ne kadar yararlı olduğunu bilmezlermiş,dokunursa bozuluruz diyesilermiş...
Küçücük bölmede neler de neler,maydanozlu köfteler varmış,gavur icadı elektrikler,telefonlarlar da larlar varmış,yoklar yokmuş,
hatta tablo bilem varmış,
ilk kemoda uzandığım yataktan kurtuldum koltuğa kuruldum,bundan böyle hep böyle yapmalı,koltuğa kurulmalı daha yirmi dört hafta olmalı önümde çekilir mi hiç yatak,varken bu güzel koltuk?Ben böyle derim,ya siz ne dersiniz dedi nenecik,ben beyendim dedi Cicik,
beni de okuyabiliyorsun burada dedi kitap,benden mutlu olabilir mi hiç kimse,bulursan söyle...
Acamızın canı sıkkın,üzülüyor mu sıkılıyor mu ,yoksa Cicik yanlışlık mı yaptı,ne renk ayarı var ne ışık,ya da kıskançlık var da biz mi bilemiyoruz,çöemiyoruz.çözebilenler beri gelsin diyoruz...
Yemek geldi,telefona hala doğum günü mesajları geliyor,neneciğin yüzü gülüyor,belli etmiyor,ne olsa eski toprak,çok sevildiğini biliyor,açık etmiyor,
yemek hasta yemeği,tatsız tuzsuz bir çorba,öyle bir çorba ki,ne olduğu,ne olmadığı belli değil,ben diyeyim mercimek sen de patates unu,öteki desin yok yok sadece kavrulmamış undur bu,tutmadı ki hiç biri,ustayı bulup danışmalı,o tarifle çorba yapmamalı...Azıcık et sote azıcık pilav yendi,bitilemedi,ekmek ellenmedi,dillenmedi,yoğurda şeker çalındı,kahve makinesinden (çalışanlar çok tatlıymış,tadından yenmezlermiş,el bebek,gül bebek bakarlarmış tüm hastalara.darısı tüm hastanelerin başına)neneciğin kalbini krmadılar,çaldılar makineden.İşte o sayede tek biten gıda yoğurt oldu neneciğin karnı doydu,darısı tüm açların başına,insanına kuşuna kurduna kedisine,köpeğine,tüm hayvan ve haşaratlara ...Gökten artık elmalar düşmesin,herkesin gönlünden geçenler düşsün,iş isteyene iş,aş isteyene aş,aşk isteyene aşk düşsün,bir sene geçsin,bana da,benim de başıma tiyatro,sinema,dizi düşsün,amin diyelim,bitirelim,bu çarşamba masalını...
No comments:
Post a Comment