Thursday, August 23, 2012

KERVANSARAYDA YAŞAM

Kervansaray,ağaç ve kedi cenneti gibi bir yer,yakalıyabildiklerimiz Cicik sayesindedir.Sıcağa rağmen genellikle hareket halindeler,peşimizde dolaşıp,odalarımıza,hatta bazen koynumuza giriyorlar...

Çok tatlılar,annelerin bir tanesi, bir gözü mavi bir gözü yeşil Van kedisi,bebekler kendisine benzemiyor.
Günahına girmiim ama, galiba çok değişik babaları var,her biri ayrı bir alem...
Bu bebek Nura aşık,bakışa bakın,belli olmuyor mu?Nur da onu çok güzel besliyor,kahvaltısının çoğunu onunla paylaşıyor...

O da Nuru yakaladı mı kucağından inmiyor,Nuru yakalamak biraz zor,yoğun bir çalışma temposu var.
Ne güzel sarmaş dolaşlar değil mi?
Bahçedeki en güzel şeylerden biri de sık sık sulanması,yoksa o sıcağa tahammül etmek çok zor.Neredeyse İstanbuldan on on iki derece daha sıcak Diyarbakır,tek iyi tarafı  sıfır nem olması,rahat nefes alıyoruz.İstanbulda ki gibi,sudan çıkmış balık misali dolaşmıyoruz...
Bu da beyazlı külrenkli bebek,çok güzel,çok yaramaz,girmediği delik yok,Ciciğin canı çıktı fotoğrafını çekicem diye...Küpe giriyor,anında çıkıyor,yakaladım diyorsunuz hooop yine küpte...
Masanıza  misafir olmaya da bayılıyor,boncukları ne güzel değil mi?
Nihayet güzel bir poz verebildi Ciciğe,Çok uğraştı diye acıdı galiba...
Nurun kediciği,Nur çalışıyor,o da beni ziyarete geldi,arkadaşlık yaptık...
Aynı fotoğrafı koymuşum, ama zaten aynı şekilde günde kaç defa sulanıyor,yazmıştım zaten.Affola...
Arkadaşlar çalışırken yalnız kalmanın getirdiği sıkıntı...
O sıcakta kitap bile zor okunuyor inanın,kalkıp kalkıp suyun altına atıyorum kendimi...
Ama arkadaşlar gelince de dünyanın en güzel saatleri başlıyor,hele ertesi günü ben de çalışıcaksam eğer,o zaman kelime bulmak çok zor keyfimi,neşemi,mutluluğumu anlatmak için...Bu aralar fotoğraf ve hikaye çok birikti,yavaş yavaş gelicek ve bu sayfalara oturacaklar...Görüşmek üzere,yatıp kitap okuma saati geldi de geçiyor bile...

Monday, August 20, 2012

YİRMİ BİR TEMMUZ İKİ BİN ON İKİ

 
Kanal D de oynayan SULTAN dizisinde nene rolü...Yoğun İstanbul trafiğinde Atatürk hava meydanına gidiş ve İstanbula veda...Nereye mi gidiyorum?Diyarbakıra yani Diyar'ı Bekir e
Arka sıramdaki yolcu,arkadaş olduk...
Beni Batman hava alanında karşıladılar,Diyarbakır hava limanı tamirdeymiş...
Kervansaray Oteline geldik,bu kapıdan bana ayrılan odaya girdim...
Yerleştim,
kapımın önü,
iki kişilik,geniş ve rahat yatağım,
hem klima hem vantilatör, keyfe bak sen,yemeğimi yedim,yatıp uyudum...

Sabah uyandığımda oksijen,oksijen diye bağırmaya başladı huysuz akciğerlerim,cama baktım,açılmıyor,sordum soruşturdum,tepe camları açılmazmış...Hiiiç bana göre değil,bu ayrıcalıklı odadan ayrılmalıyım,HEMEN
Güzel gökyüzümün altında yeni odama taşındım...
Pencerem ardına kadar açık,gece ve gündüz,mutluyum... Klima yok,yalnızca vantilatör,olsun klimayla mı doğdum,pencerem açık ya başka bişey istemem...
Tek kişilik havadar yatağım,benden uzakta baş ucu sehpam,
penceremden görülen manzara,
penceremin önü,olsun ben yine de mutluyum,bol bulamaç oksijenim var,akciğerlerim çok mutlu...
Eksik olmasınlar,ertesi günü penceremin önünü düzelttiler,personel çok iyi,hepsi çalışkan,güler yüzlü ve bizlerle olmaktan çok memnunlar...Güzel günler beni bekliyor ve uzun bir aradan sonra tekrar çalışmak,ilaç gibi geldi...Romantik Komedi 2 de de oynadım bu ara ama kısa bir çalışmaydı o,ben hep çalışmak hep çalışmak hep çalışmak istiyorum.Çalışmaya doyamıyorum...