Thursday, April 28, 2011

PINARCIKTA BASIN TOPLANTISI

İyileştiğimden beri,provaya gidiyorum,Beşiktaştaydım,Taksimdeydim,Didimdeyim sözleri dudaklarımdan süzülüp,göklere yükselip duruyordu...Evet tahmin ettiğiniz gibi yeni bir film çalışması içindeyim.Pazartesi çekimler başladı,çarşamba günü,yani dün de basın toplantısı yapıldı...Yani artık rahatlıkla birazcık konuşabilirim...



Benim göğsümde ve yukarda gördüğünüz rozet,film tanıtımı için...güzel bir rozet değil mi?Ben çok beyendim...


Toplantı çok hareketli,neşeli ve kalabalıktı...Profesyonel,amatör oyuncular,folklor grupları,iki eşeğimiz,yörük çadırımız,İstanbuldan gelen ve yerel gazeteciler,davul zurna ekibi,aklınıza ne gelirse...Harika bir gün yaşadık,kısaca... (Burada Cicikle ben,yörük çadırının içinde hem biraz dinleniyoruz,hem de kim ne yapıyor,kim neyi çekiyor, dedikodu değil,gözlem yapıyoruz.)

En önde görünen Emine benim arkedeşim,Ege lehçesi çalışıyoruz beraberce,bir gece onda kaldım.Bütün Egeliler gibi,sevecen,güler yüzlü,misafir sever bir kadın...Ondan beş altı yaş büyüğüm,o pire gibi maşallah,ikimiz abla kardeş gibi dolaşıyoruz köyde...



Kalabalık toplantımızdan,köy ve kasaba halkından bazı fotoğraflar...Her zamanki gibi Cicik dayanamadı bolca fotoğraf çekti..




İkramlarımız arasında nefis İzmir lokması da vardı,bu lokma gibi bir lokma daha yer yüzünde yoktur...Yüzlerce yiyesi,yedikçe yiyesi geliyor insanın...





Misafir folklor gurupları harikaydı,biz çok beyendik,çocuklara da ,gençlere de bayıldık...İstanbullu gazetecilerin de çok hoşlarına gitti...Çok değişik ve güzel bir basın toplantısı oldu...Daha sonraları,daha detaylı şeyker konuşuruz,şimdilik fazla bilgi yok...Bir şey söliyeceğim sadece,Kavşak filmindede benim için önemli olan ilkler yaşamıştım,bu filmde de çok özel ilkler yaşıyorum...Dünyanın en güzel mesleğini seçmişim ben,çok mutluyum çoook...















Monday, April 25, 2011

SEKİZ NİSANDAN BERİ...

Sekiz nisanda ön kapıdan girdik,uzunca bir süre burası artık evimiz(sayılır yani)kayıtlarımız yapıldı...Etrafa şöyle bir göz attık,tabiki Cicikle.


Resepsiyonun yanındaki kapıdan güzel bir bahçe gördük,artık yarın gezeriz dedik,birbirimize. Giriş holü sıcak ve sempatik,sağ tarafta restoran(bir mayısta açılıyormuş)sol tarafta girdiğimiz kapı,görünen tavanımsının üstü asma kat...



Dışardan girdiğiniz zaman,bahçe kapısı tam karşınıza geliyor.Ben de, sizlere ev satıcak bir emlakçı havası sezmiyor musunuz?Kendimi birden bire aniden öyle hissediverdim...




Odalara çıktık,benimkinden karşıdaki otel,bahçenin bir kısmı ve deniz görünüyor.Tüm arkadaşlar aynı tarafta olduğumuza göre,bu manzara hepimize böyle görünüyor,hiç fena değil,deniz her zaman manzarayı olağanüstüleştiriyor.




Dördüncü kattayız,aşağıda havuz ve bahçenin küçük bir kısmı,otellerin arkası alabildiğine deniz...







Karşı otelin gece görüntüsü...Veee bahçedeki çiçekler,ağaçlar...




Bu çalımsı bitkiden bizim Kadıköydede epey var,
bu kadar çok çiçek açmıyor,sakın ola kıskanmayın,Egedeyiz,güneş ve toprak başka türlü güzel burada...



Bu ağaç meşeymiş,allah bilir kaç bin yıllık,bu kadar yaşlısını görmemiştim,etrafına havuz bar yapmışlar,çok ta yakışmış...



Bunlar üç güzeller,hani Antalya Müzesinde vardır ya üç güzel kadın işte onlar...Üçünde de kırmızı ve yeşilin kaç tonu olan yapraklar,artı beyaz çiçekler,yani muhteşemler...




Bu da binlerce yıllık incir ağacı,ben onun da bu kadaryaşadığını zannetmiyordum,Yalnızca zeytin o denli uzun yaşar benim bildiğim,öğrenicek ne çok şey var daha...Aslında ne kadar az şey biliyoruz ve nasıl kasım kasım kasılıyoruz...



İşte kadim zeytin ağacı geldi,ne kadar çok var biliyor musunuz,binlerce yüzbinlerce yıllık zeytinler,gövdeleri beli bükülmüş ihtiyarlar gibi,yamrı yumru,ama yinede başı dik ve bol meyveli gençmiş gibi göğe uzanıyorlar...




Ya duta ne demeli,pıtrak gibi de meyve vermiş,öyle yaşlanmış ki kaç yaşında olduğunu bile unutmuş,fısıldıyamadı bize...




Bahçenin yürüyüş yolu ve genç güzel şekillendirilmiş bitkiler,aralarda yine bizim,kadim dostlarımız,uyum içinde arkadaşlık yapıyorlar...



Bahçıvan orta yaşlı bir amca tüm bitkilere çok iyi bakıyor,çünkü hepsini çok seviyor,bakışından bile belli oluyor...


Veee Egenin vaz geçilmezi Lavanta,şeytan göm burnunu diyor,ne mümkün arılar,böcekler,böcecikler,ham yaparlar insanı valla...Ciciği görünce biraz bizden yana geldiler,Lavantada göremiyebilirsiniz...Baktık pabuç pahalı,hemen kaçıp odamıza sığındık...
Şimdilik bu kadar,fırsat buldukça görüşürüz...Hoşkalın,hoşça kalın...










Friday, April 22, 2011

EGEDEN KIR ÇİÇEKLERİ

Bugün izin günümüz,repo deriz yine de çalışmadan edemeyiz...Sabah acele etmeden keyifli bir kahvaltı yaptım.Krem peynir ve kaysı marmaladı sürdüğüm iki küçük ve lezzetli pankek ve küçük bir neskafe...Kahvaltıdan sonra ,yakındaki eskiden bakkal,şimdi market dediğimiz yere uğrayıp Didime geldiğimden beri ilk defa gazetemi almıya karar verdim...

Dışarıya adım atıyordum ki derinden gelen bir ses duydum,beni almadan nereye gidiyorsun bakiiim,hay allah Cicik çok haklı,değişik bir yere gidiyorum ve Cicik yanımda değil,olur mu hiç?Neyse dördüncü kata çıkıp,onu aldım ve yola koyuldum,iyiki sözünü dinlemişim,otelin yanında geniş bir kırlık alan ve otelin bahçe duvarı bizi bekliyordu...
Çeşitli kır çiçekleri,bizi de çekin,bizi de çekin diye ses verip, el ettiler...Biz de Cicikle bu güzelim sabahın keyfini çıkardık...





Sarılar,beyazlar,maviler ve değişik tonlarda morlar,renk cümbüşü...



Gelincikler bir başka güzel,nazlı nazlı sallanıyorlar...Mor dikenler,çok güzelim ama sakın elleme beni,yanıma yaklaşma,bak sonra fena yaparım diyorlar...



Uçuşan sinekler gibi görünenler,müthiş zarif...Doğa ne muhteşem,nasıl bunlara kıyıpta her yer betonlarla dolduruluyor,anlamak mümkün değil...




Ya sanki evimizin bahçesine özel olarak ekmişiz gibi,kocaman kocaman kır papatyalarına ne demeli?




Neredeyse her santimetre karenin fotoğrafını çekicekti Cicik,zor kopardım onu buralardan...




Bu papatyalar da bahçe çiçeği değil,kır çiçeği...Masmavi papatya oluyorlar kendileri ve gururla salınıyorlar,biz çoook güzeliz,diye...


Hemen hepsi bir arada,mutlu mesut yaşıyorlar,ömürlerinin çok kısa olmasına aldırmadan...Biliyorlar ki daha kaaaç bahar yine gelicekler,yine gelicekler,yine gelicekler...



Ta ki birileri gelipte,bu güzelim yerlere,site adı altında beton ucubeler(kusura bakmayın bu kelimeyi burada kullanabilirim diye düşündüm)dikinceye kadar...
















Wednesday, April 20, 2011

ÖZLEMEK HEM DE ÇOK ÖZLEMEK

Tuhaf bir şey oldu,çözemedim.Yarım saatten fazladır,fotoğraf koymaya çalışıyorum.Fotoğrafınız yayınlandı yazısı çıkıyor,fotoğraf çıkmıyor.Zaten otelin kablolu bağlantısıyla her zaman çalışamıyorum.Yola çıkmadan WİFİ almıştım neyseki,o da insanın kanını kurutucak kadar ağır çalışıyor.Arada uydu bağlantısı kesiliyor,uzun süre(ya da bana çok uzun gelen)bekliyorsunuz.Her şey ama her şey için bekliyorsunuz.Zaten zaman çok kısıtlı,vaz geçip bilgisayarı kapatıveriyorum.Beklemek hiç bana göre değil...Bir tek işimde,büyük bir keyifle beklerim.Çalışırken azıcık oynamak,sürekli beklemek,işimizin değişmez bir parçasıdır.Beklerken beyniniz sürekli,yaptığınız işle,öylesine içli dışlıdır ki sıkılmanız için vakit yoktur.Fotoğraf koymayı denerken,bilmece çözsem mi diye düşündüm,bana mısın demedi,sıkıntıdan patladım ve fotoğraf koymaktan vaz geçtim...Şimdi gelelim,özlem duygusuna...Nisanın başından beri blogla kopuğuz,önce yasaklandı,Qunegondum,bir sihir yaptı kavuşuverdim.Arkasından iş görüşmeleri,İstanbulda provalar ve Didim de otel...Aaaa,İstanbulda girebildiğim blog yeniden kıpkırmızı bir mahkeme kararı yazısı ile bana yasaklandı...Geçen gün yavaş yavaş ve sıra ile(sıranın şekli şemaili belli değil)blogların açıldığı haberi kulağıma geldi...Her gün bakmıya başladım.İnanılır gibi değil,sanki okuma yazma öğrendiğimden beri bloğum varmış ve her gün yazarmışım gibi,heyecanla ve özlemle açılmasını beklemeye başladım...Bugün çalışmadan döndük,odaya girip bilgisayarı açıp,kızlara skayptan nasılsınız dedikten sonra ,baktım bloga nınını nııııın açılmış...Özlem bitti,özlemiş hem de çook özlemiştim...Tıpkı çalışmayı özlediğim gibi...Çok güzel bir yaş günü geçirdim,burada çalışma arkadaşlarımla beraber,çok ta mutlu oldum...Gel gör ki yaş günümde yanımda olamayan kızlarımı,damadımı ve biricik torunumu özledim,hem de çook özledim...Buraya fotoğraf koyamadım ya fotoğraflarımı göstermeyi,sizin ilginizi(beni çok sevindiren ilginizi)özledim,hem de çook özledim...Neyse bu akşam bu kadar, daha yemek yemedim,İstanbuldaki gibi üçlere kadar oturmuyorum,daha doğrusu oturamıyorum,en geç ama en geç birde uyuyorum...Görüşmek üzere diyip sevgilerimi yolluyorum,öpücüklerle birlikte...

Thursday, April 7, 2011

VERİLEN SÖZ TUTULAMIYOR

Bu fotoğraf,size söz verdiğim fotoğrafın yerine kondu...Sıcak radyatörün üzerinde nasıl güzel yatmış uyuyor...Bu Kikirik,sevilmez mi?Tembel tenekem benim...Uykucuk bebeğim... Bir önceki yazıda Taksime gidersem,pabuç reklamının fotoğrafını çekip size göstereceğim demiştim,hem de tümünü...Evet Taksim Meydanına gittim,fotoğrafı da çektik Cicikle,yine aceleciliğim işe el koymuş,farkında değildim.Eve gelince hatamı anladım.Çektiğim bir kaç fotoğraf,fotoğraf değil,video çakması...Niye mi?Çok basit,daha önce video çekimi yapmıştım,Ciciği düzeltmeden kullanmışım.Aceleden bakmamışım bile,ben ne yapıyorum diye...Bittabiiii çektiklerim ne fotoğraf,ne de video...Cicik çok kızdı...Bunları hiçbir yere koyamazsın,dedi...Bir daha bana izin vermez, istediğim fotoğrafları çekmem için, diye korktum...O yüzden sözünü dinliyor ve o tuhafımsı çekimleri koymuyorum...Çekimlerden döndüğüm zaman hala duruyorsa,reklam panosu, bu sefer çok dikkat ederek fotoğrafını çekip ,bir özür yazısıyla sizlere göstermeyi düşünüyorum...Bekleyelim bakalım,bu sefer neler olacak...

Tuesday, April 5, 2011

ZAMANIM KISITLIYSA

Blog için resim yüklüyorum,yazı da resim de azıcık olucak bu sefer... Beynim,sürekli olarak farklı bir yerlerde,farklı bir şekilde,yeni filmle ilgili olarak,dönenip duruyor,neredeyse kıvrımlarının hareketliliğini ben hissediyorum...
Bizim semtin değişik yerlerinden değişik fotoğraflar çekmiştik Cicikle...Bu gün bu fotoğraflarla idare ediyoruz...Pek te idare denemez,şu bakımsız bahçenin papatyayla güzelleşmesine bakın,görmeden geçebilirmisiniz?
Ya bu amcanın,iş yerinin önünde bir yandan güneşlenip,bir yandan minicik arkadaşıyla konuşması,görülmeye değer değil mi?
Bizim oralardan köşe başları...
Genelde arabalar,evler,ağaçlar filan var görüntülerde,insan yokmuş gibi...Rahatsız olmasınlar diye,herkese de soramadığımdan,karelere sokmamıya çalışıyorum...
Nasıl bir mart sonudur bu,nasıl bir bahardır bu,şu güzelliğe bakın...
Bunlarda bizim bahçenin,kuşlar için yapılmış,bir köşesi,büyük bir bahçede,on dört katlı ve her katta dört daire bulunan sitemsi bir yapı...Özelliği ise,hemen herkesin,bahçeyi,içindeki kedicikleri,kuşlarımızı,karıncalarımızı,hatta,kirpimizi(ben göremedim)çok sevmesi ve bakması...
Bu aralar iş gereği,hemen her gün Beşiktaştayım,eh görkemli kartalı görmeden geçemeyiz...
BKM.ye giderken,fotoğraf çektiğimi gördüler,gülümsiyerek baktılar,ben de iç rahatlığıyla bu sefer görüntüledim... Paparazzi değil yani...

Veee yine muhteşem bir bahar...Bizim Kadıköyün baharı başkadır,kim ne derse desin...